28 Eylül 2012 Cuma

AŞK KÖPEKLİKTİR, Ahmet Ümit

AŞK KÖPEKLİKTİR, Ahmet Ümit
AŞK KÖPEKLİKTİR
Ahmet Ümit
Kitabın ilk yarısına kadar, sekiz adet öykü yer almaktadır. Kitabın diğer geri kalanında ise Aşk Köpekliktir adlı uzun bir öykü var. Kitap, adından da anlaşılacağı üzere, aşk teması işlenmiş öyküleri barındırıyor.

Tebessüm edeceğiniz türden ya da üzüleceğiniz türden hikayeler var kitapta. Ahmet Ümit,  sürprizli sonları seven okuyucularını da unutmamış, bu öykülerde. Aşk Köpekliktir adlı öyküsü başlı başına uzunca bir roman olmaya aday bir öykü. Sondan bir önceki, Aşk Ütopyadır öyküsü ile bende harika fikirler uyandırdı. Ki bu öyküden, bir kaç cilt olacak kadar roman çıkartılabilir.

Anlatılan ilk öykü, sizi çok güldürecek. İki liseli çocuğun aşk için bostanda kavgaya gitmeleri, sizlere tebessüm ettirecek. Normalliğin zirvesinde görünen adamın, aslında deliliğin pençesinde bir aşk mağduru olduğunu okuyacaksınız. Robotların fırça çektiği bir dönemde, tertemiz haliç sahilinde (bildiğiniz boklu haliç) güneşlenen sevgiliyi göreceksiniz. Yaşlı amcanın, sevgilisinin sokağını kırmızıya boyayan yüzlerce çiçeğin, içinizde bıraktığı ürkünçlüğü hissedeksiniz... Severek okuyacağınız bir kitap ;)

 * Diğer kitap yorumları için tıklayınız.


27 Eylül 2012 Perşembe

TARAS BULBA, Gogol

TARAS BULBA, Gogol
TARAS BULBA
Gogol
Bu tam bir budalalık; çocukça bir oyun; bile bile ölüme gitmek; hayvanlık ve vahşet; günümüzde, bu tam anlamıyle işte böyle birşey. Ancak o dönemlerin Kazakları için bu aslında bir savaş; hiç de oyun olmayan erkekçe bir davranış; eceliyle ölmek yerine, savaş meydanında ölmenin onuru...

İnsan sıkıldığı için savaşır mı? Erkek adam savaşmadan nasıl yaşarmış diye, bile bile ölüme gidilir mi?..

Barış antlaşmalaının bile yürmi dört saat sürmediği dönemlerde, Kazaklar erkekleri yerlerinde duramıyorlar. Antlaşma olduğu halde, kesip biçmeye ve baskına gidiyorlar bir çok köye/kasabaya -aynı dinden oldukları halde, mezhep farklılığını bahane ederek... Öldürüyor ve öldürülüyorlar. Vahşice çoluk çocuk demeden kesip biçiyor, Kazaklar. Sadece onlar mı? Karşı taraftaki askerler de, aynı şekilde karşılık veriyor... İnsanlığın bittiği dönemlerin neresinde olduğunu bilmediğim zamanlarda oluyor tüm bunlar...

25 Eylül 2012 Salı

PİRAYE, Canan Tan

PİRAYE, Canan Tan
PİRAYE
Canan Tan
Genel olarak hikayeyi ele aldığımızda, burada yaşananlar hemen bir çok genç kızın başına gelebilecek şeyler; Piraye'nin kiminle evlendiğiyle ilgili değil bu durum; Piraye'nin evlilik aşamasına gelene kadar yaşadığı, üniversite hayatından bahsediyorum. Ben çok basite indirgemiş olsam da, "Güzelin kaderi çirkin olurmuş!" sözünü hatırladım nedense.

Hikaye belki bir başka yazarın elinde, iki cilt olacak şekilde tasarlanabilirdi; ancak yazar, Canan Tan, okuyucuyu uzun uzadıya sıkmak yerine, düşsel ve aşırı edebi derinliklerden uzak anlatmış, Piraye'yi. Çehov tarzı denilen bir şekilde kaleme alınmış bir hikaye, bu. Roman bitmiş olsa da, beyniniz sonrasını hayal etmeye devam etmekle meşgul olacaktır...

24 Eylül 2012 Pazartesi

KAZAKLAR, Tolstoy

KAZAKLAR, Tolstoy
KAZAKLAR
Tolstoy
Olenin, şehrin hengamesi içerisinde; sosyal yaşamın çöküntüsünün eşiğine gelmiş bir astsubaydır. Hızlı ve lüks içerisinde yaşanan hayat ve ardından gelen borçlar, Olenin'i oldukça bunaltmaktadır. Kaçmak, kurtuluş gibi gelir. Aldığı askeri görev nedeniyle, Kafkas'lara giderek, tüm bu karmaşadan kurtulup, en kısa sürede borçlarını ödeyecek duruma gelemeyi ümit eder. Ve yolculuk başlar...

"Uzun bir yolculuğa çıkan bir insanın, ilk iki, üç istasyona kadar hayalinde hep ayrıldığı yerler yer alır; daha sonra, birdenbire, yolda geçirilen bir gecenin sabahında, düşünceleri gideceği yere odaklanır, artık gideceği yerle ilgili hayaller kurmaya başlar"

21 Eylül 2012 Cuma

İLK AŞK, Turgengev

İLK AŞK, Turgengev
İLK AŞK
Turgengev
Turgenyev'in okuduğum ilk kitabıdır. Dallas, Hayat ağacı dizilerini bilirsiniz. Oradaki ilişkileri, biz Türkler hep ilginç bulmuşudur. İşte, Turgenyev, İlk Aşk ile ucundan azıcık, Dallas-vari bir aşk hikayesini, bizler için yazmış.

Dallas-vari demekle sakın olaki, hikayeyi küçümsediğimi sanmayın. Hikayenin sonu itibariyle böyle deme gereği duydum. İlk aşkını yaşamak ve sürdürmek isteyen bir çocuk -ya da delikanlı- için beklenmedik ve hazin bir son, hepinizi üzecek. Ama yapacak birşey yok, hayat bu!

Vladimir Petroviç, ilesiyle birlikte kendilerine ait bir sayfiyeye gelirler. Sonra, bu sayfiyeye, düşmüş bir prenses ve kızı da gelirler. Maddi açıan oldukça güç duruma düşmüş olan prenses ve kızı, Vladimir'in ailesinden alelen yardım dilenir. Bu ilk günlerde, Vladimir gözlerini kamaştıran ve kendinden beş yaş büyük olan Zinaida ile karşılaşır...