8 Kasım 2012 Perşembe

VAHŞETİN ÇAĞRISI, Jack London

VAHŞETİN ÇAĞRISI, Jack London
VAHŞETİN ÇAĞRISI
Jack London
Jack London, doğa konusunda iyi bir gözlemci olduğunu, bu eserde de ortaya koymuş. Beyaz Diş ve Adem'den Önce eserlerini okuyanlar daha iyi anlayacaklardır.

Vahşetin Çağrısı, Beyaz Diş'e nazaran daha detaysız ve sönük kalan; bir köpeğin hikayesidir; Buck adında, babası St.Bernard annesi bir çoban köpeği olan bir köpektir, bu. Jack London, gerçek yaşamında da Altına Hücüm etkinliğine katılıp, tecrübe sahibi olmuş bir insandır. Hikayeye konu olan Altına Hücüm teması ve soğuk iliklerinize kadar size ulaşıyor. Yazar bunu çok iyi başarmış. Ortaya çıkan eserde, bir köpeğin rahat, sıcak ve mutlu yuvasından kopartılıp, doğanın en vahşi bölgesinde yaşam mücadelesi vermesi anlatılmaktadır.

7 Kasım 2012 Çarşamba

KAZIM KARABEKİR ANLATIYOR, Uğur Mumcu

KAZIM KARABEKİR ANLATIYOR, Uğur Mumcu
KAZIM KARABEKİR
ANLATIYOR

Uğur Mumcu
Doktorlar derler ya; "Antibiyotik ilaçları asla yarıda kesmeyin, yoksa bünyenize zarar verir" diye. İşte bu kitabı asla yarıda kesmeyin, kesin sinir krizi geçirebilirsiniz. Bilginin, herşeyiyle ele alınıp, iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Tez, Antitez ve Sentez. İşte bu kita, neredeyse tam anlamıyle bunları ele alıyor. Son bölümde Uğur Mumcu'nun yorumu, sözün bittiği yerdir.

Yazılarlar asla yalan ve hiç olmamış şeyler değildir. Üzülenler, gerçekten üzülmüşler ve sosyolojik dostluk standartları açısından yapılmaması gereken şeylere maruz kalmışlar. Ancak, bazen dostluk, ülke ideallerinin gerisinde kalmak mecburiyetindedir.

Kazım Karabekir, gerçekten de bizlere iyi anlatılmamış -ki Karabekir'de sık sık buna dem vuruyor hatıratında. Evet, M. Kemal'e sitem edebiliyor insan bunları okuduğunda; ancak, ne demişler: Dostluk başka, iş başka...

Kesinlikle okumanız gereken, önemli bir hatırat bu. Ve mutlaka kitabı sonuna kadar okuyunuz. Kitabı okurken, duygusal davranabilirsiniz, normaldir. Ancak işte bazı gerçekleri, gerçek ideojonin şeklini, Uğur Mumcu bize açıklıyor.

6 Kasım 2012 Salı

UZAYDA SANTRANÇ, Gerard Klein

UZAYDA SANTRANÇ, Gerard Klein
UZAYDA SANTRANÇ
Gerard Klein
Zolt her kötülüğün başıdır. Yıl, onbin bilmem kaç olacak da içkinin adı ZOLT mu olmayacak? İnsanlık evrene hakim olma çabası içerisindedir; on yıl sürecek keşif uçuşları için, merkezi komuta, insanları uzaya göndermektedir. Jerg Algan ise bunlardan sadece biridir; ancak Algan, bir hile ile uzaya gönderilmektedir. Hiç istemediği halde, uzay keşfine yola çıkar. TEk bir şiarı vardır; tüm bu olanların öcünü almaktır...

BABALAR ve OĞULLAR, Turgenyev

BABALAR ve OĞULLAR, Turgenyev
BABALAR ve OĞULLAR
Turgenyev
Sanırım eskiden, gıcık insan denildiğinde Bazarov akla geliyordu. Şimdi, Bazarov'un papucunu dama atacak çok adam var... Tabii ki bu gıcıklık daha çok kuşak çatışmasından dolayıdır. Eski ile yeni nesillerin çatışması karşımıza çıkıyor. Ancak ne olursa olsun, bir nihilist bile, aşk karşısında titreyebiliyor. Çok büyük konuşmamak lazım.

Bazarov ve Arkadi, mezuniyetin ardından evlerine doğru yola çıkarlar; Arkadi, hem arkadaşı hem de öğretmeni olarak gördüğü Bazarov'u evine davet eder. Elbette Arkadi'nin babası ve amcası, uzun zamandır görmedikleri Arkadi karşısında sevince boğulurlar. Bazarov bir nihilisttir -ki ilk başlarda Arkadi'nin babası ve amcası, misavir olduğu için pek karşılık vermezler. Ancak ilerleyen günler, bir çok şeye gebe olacaktır...

1 Kasım 2012 Perşembe

BEYAZ DİŞ, Jack London

BEYAZ DİŞ, Jack London
BEYAZ DİŞ
Jack London
Bu, yarı kurt yarı köpek için geçerli bir hikaye gibi görünse de; hikayedeki kahramanımız Beyaz Diş'in yerine bir insanı koymak, hikayenin anlamını değiştirmeyecektir. Kimbilir, izlediğimiz vahşi hayatta kalma mücadelesini anlatan senaryoların bir çoğu bu kitaptan esinlenilmiş olabilir. Aklıma ilk başta İLK KAN (Rambo'nun ilk filmi) geliyor; tamamen olmasa da kısmen Beyaz Diş ile örtüşen bir senaryosu vardı, bu filmin.

Kitabın sonunda bir köpek için göz yaşı dökebileceğimi hiç düşünmemiştim; bu benim için, nadir bir durumdur. Yazar, Jack London, gözleme dayalı ve daha çok doğanın hüküm sürdüğü yaşamlar hakkında kendini geliştirmiş görünmektedir. Yazarın, ADEM'den ÖNCE adlı eseri de yine vahşi doğada varolmaya çalışan ilkel insanı anlatmaktaydı.

Çocukluğumda -kaç yaşımda olduğumu hatırlamadığım bir dönemde- bu kitabı okumuştum; ancak itiraf edeyim ki hiç bir kelimesi aklımda kalmamış. Bu okumamda ise, ömrüm boyunca aklımdan çıkmayacağını garanti ederim. Hikaye eminim sizleri de etkileyecektir.

Annesi köpek -ki vahşi doğada tıpkı bir kurt kadar dirayetli; babası ise, tek gözü kör bir kurttur. Adının henüz konulmadığı dönemde annesinin ekseninde bir mağarada -ki doğduğu mağaradır bu- yaşar. Yazar, geçen bu ilk dönemleri oldukça güzel kaleme almış ve okurken hiç sıkıntı belirtisi göstermedim. Kitap su gibi akıp gitti desem yalan olmaz. Çilekeş Beyaz Diş'in ömrünü anlatan bu eserde, gerek hayvanların gerekse de bazı insanların -ki bunlara iki ayaklı hayvan diyebiliriz- ne kadar acımasız olduklarına şahit oluyoruz. Hikaye sadece bir köpeğin değil, aynı zamanda köpek ile muhatab olan insanların katılımıyla daha da derinleşip, edebileşiyor. 

Bu kitabı henüz okumadıysanız, mutlaka bir yolunu bulup kitabı, hiç beklemeden okuyun. Pişman olmayacaksınız.

 * Diğer kitap yorumları için tıklayınız.