3 Şubat 2013 Pazar

Anlaşılamadık

Sessiz gidişler,
Acımasız terkedişler,
Çalınan hayatlar,
Kullanılan bedenler
Ve tüketilen gelecekler..
Kalpler işte böyle böyle nasır tutuyor.
Olmadık insanlara sürte sürte.

Oysa tutsalardı elimizi.
Bakmadan görebilselerdi bizi.
Anlayabilselerdi sevgimizi.
Çekip giderler miydi?

Anlaşılamadık,
Başlayamadık,
Oturup da konuşamadık.

İtildik ötekilere;
Kalplerimizi sömürsünler diye.
Yalnızız yine..
Sen, ben ve ölüm ile!

- Murat

Aşk-be-ce

Bir harf koysam
Adına dokunsam
Sırrı olsam
Aşkı onda bulsam
Eğer onda yoksam
Bitmişim vesselam

- Murat

Ne çare!

Göz yaşıyla geldik misafirhaneye.
Sarhoş olduk ikramlarla ziyade.
Hak verdi, burun büktük acizane.
Aldı elimizden şimdi ne çare!


- Murat

Kedi ile ben, bir de sen

"Kedi" dedim, "sever mi beni", konuşmam bitip telefonu kapatırken. "Sever mi beni, kedi, ha söylesene, sever mi?" dedim bir kez daha. "Benim onu sevdiğim gibi onun da beni sevmesi mümkün mü, kedi?, Ha, söylesene, mümkün mü?" Kedi dile gelemedi... Dertliydi kedi, atılmıştı! Yuva diye verilen yerden, "velinimetim zeval görmesin" düşüncesiyle, tüm gece kurulan bir planın ardından atılmıştı. Gizlice eve sokulmuş ve gırıldarken kucağımda, kediye sorulacak soru muydu bu şimdi: "Sever mi beni?". Kedi dile gelseydi, "ya peki siz beni sevebildiniz mi?" deseydi... 

Kedi ile ben, bir de keşke olsaydın sen; masalların masalında yaşasaydık, sen, kedi ve ben...

Su başında durmuşuz,
çınarla ben.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarla benim.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınarla bana.

Su başında durmuşuz,
çınarla ben, bir de kedi.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarla benim, bir de kedinin.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınarla bana, bir de kediye.

Su başında durmuşuz,
çınar, ben, kedi, bir de güneş.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, bir de günesin.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınara, bana, kediye, bir de güneşe.

Su başında durmuşuz,
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, günesin, bir de ömrümüzün.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.

Su başında durmuşuz.
Önce kedi gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra ben gideceğim,
kaybolacak suda suretim.
Sonra çınar gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra su gidecek
güneş kalacak;
sonra o da gidecek...

Su basında durmuşuz.
Su serin,
Çınar ulu,
Ben şiir yazıyorum.
Kedi uyukluyor
Güneş sıcak.
Çok şükür yaşıyoruz.
Suyun şavkı vuruyor bize
Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze....

Şiir: NAZIM HİKMET
Giriş: Murat

Sen gittin ya

Sen gittin,
Kedi senden de önce gitti.
Bir ben varım şimdi.

Sen gittin ya...
Susuyorsun şimdi, öyle mi?
Sessizlik mi oldu sanıyorsun?
Sensiz olan her sessizlik,
Sağır ediyor oysa beni.

- Murat