24 Haziran 2014 Salı

İlk Özlem

Sen şimdi tam işin ortasında, burnumda tüt, emi İstanbul?!
Eminönü'ndeki balıkçıların kokusunu sok burbuna, burnuma.
Martıların sesleriyle çınlat kulaklarımı.
Tepeme tepeme vurdur güneşini
Nemli nemli havanla;
Yak içimi, terlet bedenimi,
Bıktır yine kendinden İstanbul...

Biliyor musun?
Senden bıkmayı da özledim ben...

Murat Dicle

Çarpışan İnsan

Çarp önce kendinle yüzleştiğin aynaya...
Ayna ki, seni sana yansıtan insandır;
İnsan, kendini görebileceğin bir metadır.
Görebilirsen şayet insandan ötesini;
Görebilirsin,
Kendini, geleceğini...

Sonra çarp kendi kendine!..
Çarp ki yüzleş gerçeğinle.
Çarp bir-iki tokat da geçmişe;
Ve çırp geçmişini bugünle.
Hadi çal geleceğini,
Çarpıp-çırptığın geçmişinle, bugününle...

Murat Dicle

5 Haziran 2014 Perşembe

Ağlamak

Şu doğmuş olduğunuz hayata ne derece iyi niyetle yaklaşıyor olsanız da, hayatın doğurduğu sizin, hayata, hak ettiği gibi davranmadığnız aşikar. Ben mi? Ben de sizinle beraberim. Hayat bize -ki çoğu zaman mutluyken anlıyor insan- sayısız güzellikler sunuyor, ve biz inatla tüm bu güzellikleri görmezden gelip, en görülmemesi gerekeni görüyor ve peşi sıra gidiyoruz; takılıyoruz acının, kederin, hüznün peşine... Afyon bir nevi, çirkinliklerden, kötülüklerden, olumsuzluklardan feyz almak. Uyuşturuyor bizi, onca güzelliği görmezden gelip, peşi sıra takıldığımız hüznün oturttuğu fikrin beynimizdeki salınımı.

Çocukken annemden dayak yedikten sonra kendimi çok iyi hissederdim: Olabilecek en kötü şey olmuş, göz yaşlarım yanaklarımda kurumuş, hüzünlenmiş, dışlanmış hissederdim. Bir müddet sonra rahatlar, kardeşimle kızarmış yerlerimizi gösterip, en çok dayak yiyen kim, diye adeta yarışırdık. Uyuşmuş, zevke gelmiştik aslında. Annem sanırım olayı çözmüştü...

Biz -kimbilir- belki de ağlayabilmek bahanesi adına hüznün peşine takıldık hep. Ağlamak için illa bir nedenimiz oldu; ancak, rahatlamak için ağladı, demesinler, hüzünlendi de ağladı, desinler diye. Ağlamak için cambazlık yapmasak mı acaba? Ağlasak gitsek işte... Uçan kuşun güzelliği karşısında, akan suyun kudreti karşısında, gök gürültüsünde, yağmurda ıslanırken, sevişirken, öpüşürken, ishal olmuşken hatta... Bahanesiyle değil, ben öyle istiyorum, özgürlüğüyle ağlasak hep. Çünkü ağlamak rahatlatıyor insanı. Alkolden de keyifli sanki.

En kısa zamanda, kollarında hüngür hüngür ağlıyacağım sebepsiz, erkek adam ağlar mı, demeyen sevgilimin kollarında... 

Murat Dicle

3 Haziran 2014 Salı

Güllü Mesajlar

Seni seviyorum, demesini beklerken;
Seni seviyorum demek ile birlikte,
Canım, bile dedi mesajlarında.
Sakladım onların hepsini;
Biriktirdim bir bir,
Her bir mesajını özenle.
Dara düştükçe,
Teker teker bakar,
Tebessümle yüzümde güller açar.

Murat Dicle

Deniz, güneş ve kızıl

Dalgalar gibi saçları var;
Kızıl kızıl gün batımı,
Tel tel damlar denize.
Güneşi kıskandırır
Ki hiç olmadığı kadar,
Kızılı yansıtır derinlere...

Deniz fışırdar,
Utanır kadının saçlarından;
Kadının her saç teli
Kızıllığa kafa tutar.

Murat Dicle