29 Ocak 2014 Çarşamba

Uyanılan bir sabah

Uyanılan bir sabah
Uyanılan bir sabah
Sabah erkenden uyandığını sanan adam, usulca süzüldü yatağından. Saate baksaydı eğer, işe geç kaldığını anlayacaktı. Ancak o, erkenden uyandığını sanarak, doğruca banyoya gitti. İlk, aynana baktı. Solgun ama uykusunu almış bir yüz gördü, hafif sakallı ve gözleri çapaklı. Suyu açtı sonra. Su bir müddet boşa akarken, o hâlâ kendisine bakmaktaydı aynada. Lavobanın kenarını elleriyle tuttu ve hafifçe kamburunu çıkartarak eğildi, ancak yüzü hâlâ aynadaydı; su da hâlâ boşa akmaktaydı...

Anlaşılmaz bir kitabı okumaya çalışan biri gibiydi, aynada yüzünü inceleyen adam: Yanaklarına, burnuna, gözlerinin içine, kaşlarına, çenesine, saçlarına baktı, baktı durdu. Sonra ellerini suya tuttu; iki elini birden. Avcunda sabun varmışçasına ovuşturdu, akan suyla. Gözleri aynada, ötesinde kendini okumakta; anlamıyormuşçasına öylece bakmakta, sayfaları boşa çevirilen bir kitapmışçasına, hâlâ boşa akan suyun şırıltısıyla...

Nihayet dondu elleri akan suyla, gözleri kaydı avuçlarına; kırmızı benekler oluşmuştu elinin ayalarında. Buz gibi, dedi, su bu gibi... Musluğu kapattı. Islak ellerini saçlarına daldırdı, havlu niyetine bolca kuruladı. Saç diplerini kaşıdı.

Banyonun kapısından çıkıp odasına girmek üzereyken durdu. Geri dönüp, aynanın önündeki diş fırçasına baktı. Sağ elini çenesine götürüp parmaklarıyle okşadı. Diş fırçasına bir şey diyecekti de, unutmuştu sanki. Bir adım attı diş fırçasına doğru, ama sonra vazgeçip hızla geri döndü ve banyodan çıkıp yatak odasına girdi. Tam komidinin üstündeki saate bakacaktı ki, birden durdu ve yavaşça arkasını dönüp banyoya yöneldi tekrardan. Banyonun kapısına gelip durdu, içeri baktı; bir diş fırçasına, bir havluya, bir de klozete. Saçlarını yine kaşıdı, hiçbir şey anlamıyormuşçasına. Bir müddet durdu öylece kapıda.

Bir eliyle çıplak göğsünü kaşıdı. Sonra gözleri duşa kaydı birden, çıplak göğsünü kaşırken. Göbeğine, oradan da donunun içine kaydı, kaşıyarak giden parmakları. Testislerini avuçladı, sonra tırnaklarıyla kaşıdı. Kaşınırken vücudunu dikleştirdi ve sonra kalçalarını öne itip, az da olsa esnetti bedenini, bir yandan kaşıyorken testislerini. Tahrik oldu sonunda, elleri donunda, kaşıyorken testislerini tırnaklarıyla. Kavradı eliyle, en dibinden sıktı, henüz pek kan dolmamış kamışını... Çekti ellerini aniden, donunun içinden. Kaşıyan elini götürdü burnuna, tiksinmiş bir yüz ifadesi oturdu suratına. Duşa baktı sonra. Fakat o yürüdü lavaboya. Suyu açtı, ellerini yıkadı sabunla. Musluğu kapattı, havluyu aldı, kuruladı ellerini, bir yandan bakarken aynaya.

Çıktı banyodan, odaya yöneldi. Komidine yakşaltı ve bir sigara yaktı. Saate bakmak aklına gelmedi. Odadan çıkıp, koridora yöneldi, sonunda mutfağa girdi. Su ısıtıcısına su koydu, çeşmeden doldurmuştu. Düğmesine basıp bekledi kaynamasını, bir yandan da içiyordu sigarasını. Çok koymuştu suyu, geç kaynayacaktı. Sigarasına baktı, külü birikmiş, neredeyse yere düşecek sandı. Külünü silkeledi lavaboya. Musluğu açıp söndürdü sigarasını, atmadan önce naylon poşete, çöp niyetine.

Isıtıcıya baktı, anladı ki kaynamasına vakit vardı. Mutfaktan çıkıp koridora vardı. Odasına doğru yürüdü... Girdi içeri, nihayet saate bakmak aklına geldi. Vardı komidine, bakmak için eğildi saate. On biri on geçiyordu, şaşırdı kendince ve şöyle dedi sessizce: Yuhh!..

Geçti yatağına, yorganın altına girip, gözlerini dikti tavana. Değmez, dedi, bu saatte işe gidip, azar yemeye değmez. Yorganı biraz daha çekti boynuna. Mutfaktan bir ses duydu, su kaynamıştı sonunda. Gözleri, gözleri yavaş yavaş kapanıyor, uykuya dalacaktı az sonra...

Murat Dicle
29.01.2014

Hiç yorum yok: