22 Ocak 2013 Salı

ŞEKER PORTAKALI, Josè Mauro de Vasconcelos

ŞEKER PORTAKALI, Josè Mauro de Vasconcelos
ŞEKER PORTAKALI
Josè Mauro de Vasconcelos
Çocukken evdekiler, sürekli, "dersini çalış...", okulda da öğretmenler, her fırsatta, "her insan kitap okumalı..." diye, öğüt verip durumalarına rağmen; ne evdekiler bir kez gelip de "bu çocuk ne dersi çalışıyor, takıldığı bir yer var mı?" dediklerini -ki bir de utanmazlar misafirlerin içinde "sen kaça gidiyordun?" diye de sorarlar-, ne de okulda -hiç hatırlamam- ödev için bir kitap adı tavsiyesi veya "al bu kitabı sana hediye ediyorum" dediklerini bilmem ama sürekli olarak "sen adam olmazsın" dediklerinde, adam olamayışımın nedenini -ki asla onlar olamaz!- benim sadece lanetlenmiş bir çocuk olarak doğmuş olmam olduğunu bilirim, tıpkı Zezè gibi...

Yaş gelmiş kırk üç'e, bu kitabı okuduğuma mı sevineyim yoksa bu yaşımda ilk defa bu kitabın adını duyduğuma mı utanayım? Kitabı okuduğuma mutluyum, biraz geç bir yaşta okuduğum için üzgünüm ancak kitabın adını ömrümde ilk defa duymama sebep olan bir haberin içeriğinden dolayı da utanç içerisindeyim, ki bu utanca sebep olan haber, bu ülkede vuku buldu...


Kitabın adını, basiretsiz insanların anlamsız şikayetleriyle, pornografi gibi şeyler içerdiği sanılması üzerine, devletin bu kitabı sansürleyeceğini yazan haberlerde öğrendim. Kızım bu kitabı okumak için eve getirdiğinde, gözlerim fal taşı gibi açılarak bir hamlede kitabı elinde almıştım. Neden? Eh, bu kitabın içini dışını bilmezsen, çocuğu koruma içgüdüsüyle alırsın tabii kitabı elinden. Dedim önce ben okuyacağım, kitap hakkında olumsuz şeyler duydum. Julien Sorel'in uzun süren macerasından sonra ilk sıraya aldığım Şeker Portakalı adlı bu kitabı okudum. Bu kitabı kesinlikle kızıma okutacağım, gerekirse üstüne para bile vereceğim. Yeter ki okusun!

Emin olun hala başım ağrıyor. Öyle kolay kolay gözüm yaşaran biri olmadığım halde, gözlerim ıslak ıslak hala. Gözyaşlarım dizlerime damladığında, ağladığımı anlamıştım.

Zezè adında, beş yaşında bir çocuğun öyküsü anlatılıyor bu kitapta. Zezè, dayısının dediği gibi erken gelişmiş bir çocuktur. Hatta nasıl olduğu muamma, beş yaşında okuma öğrenmiştir, -ki kimse ona bunu öğretmemiştir. Zezè taşındıkları yeni evlerinde bir ağaç ile tanışır: Bir Şeker Portakalı fidanı olan bu ağaca, Zezè, Minguinho adını vermiştir. Minguinho adlı bu ağaç Zezè ile konuşmaktadır. Zezè sık sık onu ziyaret ederek dertleşmektedir. Evdekiler, Zezè'ye -çok yaramaz olduğu ya da sürekli olarak öyle düşündükleri için- kötü davranmaktadırlar. Sık sık dayak yemektedir, Zezè. Gerçekten de haylaz olan ama bir o kadar da büyümüş de küçülmüş olan bu çocuk, sizleri ağlatacak bu öykünün baş kahramanıdır.

Bu öykü bir çocuk öyküsü değil aslında. Hikayenin kahramanı bir çocuk olabilir ama bence bu kitabı yetişkin yaşlarda okumak da güzel olacaktır. Çünkü çocuklara nasihattan çok, yetişkinlere nasihat vermektedir bu kitap. Aranızda hala okumayan varsa, lütfen okuyun bu kitabı.

* Diğer kitap yorumları için tıklayınız.


Hiç yorum yok: