31 Ekim 2012 Çarşamba

Şah'siyaset

Şah'siyaset

Beynine orantısız zekası;
Kıvrımlarında yoktur hiç aklı.
Üstünde abası, altında çarığı;
Sanmayın ki, köyün çobanı.

Sofraya oturmuş, boynunda bağı;
Ne çatalı bilir, ne de kaşığı.
Sayarak çiğner lokmayı;
Ağzını kapatmamış ki suaygırı.

Susabilirse eğer, duyarsın saygı;
Konuştuğunda anlarsın ki, ayı.
Tez elden iade etmeli bu malı;
Bula ki nerede, anasının amı?

Murat Dicle

30 Ekim 2012 Salı

BİR ÇİFT AYAKKABI, Sunay Akın

BİR ÇİFT AYAKKABI, Sunay Akın
BİR ÇİFT AYAKKABI
Sunay Akın
İçinden en az bir çift ayakkabı geçen, gerçek ve yaşanmış öyküler...

Sunay Akın'ı TV'den bilir birçoklarımız. Konuşması ve tavrı ile sanki hiç bir zaman kızamayan, sevimli, yeni çağın bir meddahı gibidir, kendileri. Kah hüzünlendiren, kah güldüren öyküler bunlar.

Bir çırpıda okuyacağınız, keşke bitmeseydi diyeceğiniz bir kitap, bu. Okumalısınız!


BABİL'de ÖLÜM, İSTANBUL'da AŞK - İskender PALA

BABİL'de ÖLÜM,
İSTANBUL'da AŞK

İskender PALA
Hikaye Kanun Koyucu Sultan Süleyman'ın, Bağdat'a girmesi ile başlıyor; Osmanlı'nın son dönemine kadar da devam etmektedir. Yaklaşık olarak 300-350 yıllık bir dönem içerisinde geçen hikayenin baş kahramanı ve anlatıcısı, bir kitaptır; Hille'li şair Mehmed Fuzûlî'nin yazdığı Leyla ile Mecnun kitabı...

İskender Pala, büyük bir ustalıkla ve ilginç bir kurguyla -ki kitapta geçen cemiyetin gerçek manada varolup olmadığını bilmiyorum; binlerce yıl devam eden bir cemiyetin varlığıyla, bir kitabın kovalamacasını anlatmaktadır. Bir kitabın başına gelebilecek en kötü olaylar bunlar olsa gerek. Kitap dile gelirde, hikayeyi dili döndüğünce anlatırsa, işte böylesi güzel bir roman ortaya çıkar.

Ciddi anlamda okumanzı tavsiye derim. Herzaman söylediğim gibi, tarihi başlangıç olarak böylesi romanlardan öğrenmek güzel olmaktadır.

22 Ekim 2012 Pazartesi

EVLERDEN BİRİ, Orhan Kemal

EVLERDEN BİRİ, Orhan Kemal
EVLERDEN BİRİ
Orhan Kemal
Orhan Kemal'in toplumu içerden anlatan bir eseri daha ile karşı karşıyayız. Emin olun okuduğunuzda, kendinizden ve ailenizden de birşeyler okuyacaksınız. Bizler şu günlerde: "Toplum bozuldu, insanlar eskisi değil" felan diyoruz ya; bu romanı okuduğumda, ta o vakitler toplum moplum felan kalmamış, anlıyor insan. Günahı boynuna; kimbilir belki de Orhan Kemal, bugünün magazincileri gibi o dönemin toplum bozanı rolünü üstlen(diril)miştir. İrdelemek lazım...

19 Ekim 2012 Cuma

BEYOĞLU RAPSODİSİ, Ahmet Ümit

BEYOĞLU RAPSODİSİ, Ahmet Ümit
BEYOĞLU RAPSODİSİ
Ahmet Ümit
Grand Rue de Pera yolunda, Cité de Péra (Hristaki Pasajı) karşısında bulunan Galata Sarayı Hümayun Mektebi'nden bu yana, hala can ciğer olan üç kafadar; Kenan, Selim ve Nihat...

Yazar Ahmet Ümit'i aklımıza getirdiğimizde, akla ilk gelen şey; polisiye hikayeler gelmektedir. Beyoğlu Rapsodisi'de işte bu türün güzel örneklerinen biri. Bu defa hikayede, doğrudan bir polis ekibi yerine; normal vatandaşlar işi koşuşturmaktadır; Kenan, Selim ve Nihat'tan oluşan bir ekip -ki çocukluklarından beri, her zaman tek yürek olabilmişlerdir. Farklı karakterleri olsa da, -ellili yaşlarında bile- hep birlikte kalabilmeyi başarabilmişlerdir...