canan tan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
canan tan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Haziran 2013 Cumartesi

HASRET, Canan Tan

HASRET, Canan Tan
HASRET
Canan Tan
Hiç kimse, ileride hasret kalacağı birini sevebileceğini düşünemez... Ve hiç kimse, sevdiği ile bir gün -sanki araya ölüm girmişçesine- ayrılığın kapılarını çalacağını tahmin edemez. Yazar, vuslatın hayali vuslattan tatlıdır, diyor romanda. Bu söz belki de romanın ana temasını oluşturuyor: Hasret, ayrılıktan daha yakın tutuyor sevenleri birbirine; umutla geçen her gün ile...

Olaylar 1920'li yıllarda Kırşehir'in Keskin ilçesinde geçmektedir. Keskin'in Cerid Aşiret Beyi, Hacı Ali Bey'in on çocuğudan en küçüğü olan Tacettin ile Rum kökenli Omorfia'nın kızı Patricia'yla aralarında geçen aşk ile başlar öykü. 

Canan Tan'ın gözle görünen şeylerin betimlenmesini ve çoğunlukla kişilerin ruh hallerinin irdelenmesini okuyucuya bırakarak, sadece olayların gidişatını anlatarak yazdığı bu öyküyü sıkılmadan okuyacağınızı garanti ederim. Bir Dostoyevski veya bir Balzac yazmış olsaydı bu romanı, elbette üç ciltlik bir roman çıkartı ortaya. Hele Tacettin'in evlat ve sevgili hasreti için, Dostoyevski en az elli sayfa ayırırdı; bundan emin olabilirsiniz. Keskin ilçesini ise Tolstoy'un betimlediğini düşünün; en az elli sayfa da buradan çıkardı... Ancak tüm bu detaylar okumayı zorlaştıracağı gibi, okuyucuyu da kaçırabilirdi! Canan Tan'ın daha önce Piraye adlı romanındaki gibi, uzun geçen günleri, ayları veya yılları üç yüz, dört yüz sayfada anlatması bir eksiklik değil elbet. Bu zaten tartışıla gelinen bir konudur: Daha da sanatsallaştırıp, betimlemeleriyle edebiyatın dibine mi vurmalı, yoksa sadeleştirerek, öykünün esas kısımlarını ele alıp, hikayeciliği mi öne çıkartmalı? Canan Tan'ı bu öyküdeki tercihinden ötürü suçlayamayız, yazan kendisidir. Hasret'i okuyan ben, yüreğine sağlık Canan Tan, demekten kendimi alıkoyamıyorum.

* Diğer kitap yorumları için tıklayınız.

25 Eylül 2012 Salı

PİRAYE, Canan Tan

PİRAYE, Canan Tan
PİRAYE
Canan Tan
Genel olarak hikayeyi ele aldığımızda, burada yaşananlar hemen bir çok genç kızın başına gelebilecek şeyler; Piraye'nin kiminle evlendiğiyle ilgili değil bu durum; Piraye'nin evlilik aşamasına gelene kadar yaşadığı, üniversite hayatından bahsediyorum. Ben çok basite indirgemiş olsam da, "Güzelin kaderi çirkin olurmuş!" sözünü hatırladım nedense.

Hikaye belki bir başka yazarın elinde, iki cilt olacak şekilde tasarlanabilirdi; ancak yazar, Canan Tan, okuyucuyu uzun uzadıya sıkmak yerine, düşsel ve aşırı edebi derinliklerden uzak anlatmış, Piraye'yi. Çehov tarzı denilen bir şekilde kaleme alınmış bir hikaye, bu. Roman bitmiş olsa da, beyniniz sonrasını hayal etmeye devam etmekle meşgul olacaktır...