anı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Nisan 2014 Perşembe

KIŞ GÜNLÜĞÜ, Paul Auster

KIŞ GÜNLÜĞÜ, Paul Auster
KIŞ GÜNLÜĞÜ
Paul Auster
Bu yazarın okuduğum ilk kitabıdır. Yazarın anılarını anlattığı kitabı ile başlamak iyi oldu bence. Böylece ileride kitaplarını okuduğumda kendisini daha iyi analiz edebileceğim.

Paul Auster, 3 Şubat 1947 senesinde New Jersey kentinde doğmuştur. Yazar anılarını anlatırken kendi yaşamında bir ileri bir geri gidip gelmektedir. Kendinin, kendine yazdığı bir dil kullanılmış.

Kitap bir anı romanı diye edebi olmaktan uzak sanılmasın. En azından bana göre anlatım dili çok farklı geldi. İlginç bir anlatım şekli.

Okumamnızı diliyorum.

 * Diğer kitap yorumları için tıklayınız.

7 Kasım 2012 Çarşamba

KAZIM KARABEKİR ANLATIYOR, Uğur Mumcu

KAZIM KARABEKİR ANLATIYOR, Uğur Mumcu
KAZIM KARABEKİR
ANLATIYOR

Uğur Mumcu
Doktorlar derler ya; "Antibiyotik ilaçları asla yarıda kesmeyin, yoksa bünyenize zarar verir" diye. İşte bu kitabı asla yarıda kesmeyin, kesin sinir krizi geçirebilirsiniz. Bilginin, herşeyiyle ele alınıp, iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Tez, Antitez ve Sentez. İşte bu kita, neredeyse tam anlamıyle bunları ele alıyor. Son bölümde Uğur Mumcu'nun yorumu, sözün bittiği yerdir.

Yazılarlar asla yalan ve hiç olmamış şeyler değildir. Üzülenler, gerçekten üzülmüşler ve sosyolojik dostluk standartları açısından yapılmaması gereken şeylere maruz kalmışlar. Ancak, bazen dostluk, ülke ideallerinin gerisinde kalmak mecburiyetindedir.

Kazım Karabekir, gerçekten de bizlere iyi anlatılmamış -ki Karabekir'de sık sık buna dem vuruyor hatıratında. Evet, M. Kemal'e sitem edebiliyor insan bunları okuduğunda; ancak, ne demişler: Dostluk başka, iş başka...

Kesinlikle okumanız gereken, önemli bir hatırat bu. Ve mutlaka kitabı sonuna kadar okuyunuz. Kitabı okurken, duygusal davranabilirsiniz, normaldir. Ancak işte bazı gerçekleri, gerçek ideojonin şeklini, Uğur Mumcu bize açıklıyor.

11 Ocak 2011 Salı

Bir kapitalist dünya hikayesi (1)

- Çocukluk, çocuklar ve içe salınan korkular -

Seneler sonra geldiğim bu yerde, artık yeşili göremiyorum. Önceleri bağlık bahçelik denilecek kadar yeşile doyardı gözlerimiz. Her evin önünde çiçek bahçeleri vardı. Kimi evlerin bahçeleri oldukça cıvıltılıydı. Neden olmasın ki hem bahçeleri geniş hem de onlarca çeşit ağaç vardı bu evlerin bahçelerinde. Cıvıltılar ise o güzelim ağaçlara yuva yapan kuşlardan gelirdi.

"Bahçeye dalan vaaaar" diye sesleri sıkça duyardık mahalle aralarında. Evlerin önündeki bahçelerde incir, şeftali, elma gibi meyveler biz çocuklara evdeki meyvelerden daha lezzetli gelirdi.
"Oğlum evinizde hiç mi meyve yok, bu kadar mı açsınız" deselerde -ki gerçeği yansıtmayan bir serzenişti teyzenin söyledikleri- evimizdeki meyveler yerine dalından kopartıp yemek büyük zevkti biz çocuklar için.  Ağaçlara çıkar saatlerce otururduk. Bazen de yolumuzu uzatır sayamadığımız kadar çok mahallenin ötesinde daha kırsal olan yerlerde eğlenirdik.