31 Ekim 2012 Çarşamba

ADEM'den ÖNCE, Jack London

ADEM'den ÖNCE, Jack London
ADEM'den ÖNCE
Jack London
Böyle bir hikaye neden benim aklıma gelmedi, hay Allah :)))

Boşuna değil, yazar da bu eserin elde ettiği başarıyla: "Gelmiş geçmiş en ilkel öykü budur" diyerek, böbürlenmiştir. Ama hakkıdır, helal olsun, Jack London'a...

Öykü, genel olarak Darwinist etkinin altında yazılmıştır. Ama öncesinde, bazı ünlü ruhbilimcilerin Jack London'un kafasında şimşek çaktıran söylemleri olmuştur -ki hikayenin çıkış noktası bunlar olmaktadır. Mesela, hemen bir çoğumuzun uykudayken, gördüğümüz rüya: Düşüyor gibi hissedip aniden uyanmamız. İşte, bunun aslında genetik olarak binlerce yıl öncesinden atalarımızın bu düşme şokunun genlere geçmesinin eseri olduğunu söylüyor yazar. Güya, ağaçlarda yaşayan ilk insanlar, düşme tehlikesi ile sürekli olarak tetikte duruyorlar. Çoğu uyurken ağaçlardan düşerek ölmüştür. İşte, bu şoku atlatanların, belleğine kazınan bu olay, onbinlerce yıl sonraki bir insana geçmiş oluyormuş. Bu örnek ve Darwin'in ortaya attığı, ve kabaca söylemek gerekirse: "İnsanlar, maymundan gelmiştir" sözünün çıkışı ile Jack London, oldukça ilginç bir hikayeyi kaleme almış. Gerçekten ilginç.

Okumanız dileğimle...


ŞİMŞEK HIRSIZI, Rick Riordan

ŞİMŞEK HIRSIZI, Rick Riordan
ŞİMŞEK HIRSIZI
Rick Riordan
Bayramda evde okuyacak kitap kalmayınca, kızımın kitabına dadandım. Hanımefendinin dört ayda henüz yarısına geldiği bu kitap, hiç de fena sayılmaz yani ;) Elbette, çocuklar için yazılmış bu eser; onlar için akıcı, heyecanlı ve yer yer sizi güldüren anlatımlar içeriyor.

Kahramanımız Percy Jackson, kendinin bir yarı tanrı olduğunu bilmeden on iki yaşına kadar gelir. Oldukça asi ve sürekli olarak her sene bir okuldan atılıp, başka bir okula giden bir öğrencidir. Son okulunda yaşanan bir olay ile, dikkatleri üzerine çeker, Percy Jackson...

İNTİBAH, Namık Kemal

İNTİBAH, Namık Kemal
İNTİBAH
Namık Kemal
Türk yazın tarihinde, ilk roman olarak kabul edilmektedir. Namık Kemal'in Osmanlıca olarak, roman denemesi diyebiliriz. Orjinali hemen hemen çoğumuzun anlaymacağı şekilde, Osmanlıca olarak kaleme alınmıştır. Ben, Bordo-Siyah ekibinin, piyasaya sürmüş olduğu kitaptan okudum bu eseri. Bordo-Siyah ekibi yine güzel bir iş başarmış. Okurken anlamamazlık etmiyorsunuz; gayet güzel tercüme edilmiş.

Namık Kemal, eserini yazarken, topluma ders verme eğilimindedir. Ali bey henüz genç yaşlarında, oldukça çalışkan ve düzenli bir kişidir. Herşeyin en iyisini, oğlu için isteyen bir annenin ısrarı ile, toplum içine karışması ve içine kapandığı dünyasından kurtulabilmesi için, oğlunu, Çamlıca tepesinde gezintiye ikna eder. Arkadaşlarıyla birlikte gittiği bu gezinti, Ali bey'in hayatını değiştirecektir...

ATLANTİS, David Gibbins

ATLANTİS, Davis Gibbins
ATLANTİS
David Gibbins
Gerçek arkeolojik verilere dayanılarak yazılmış, kurgu-bilim roman diyebiliriz. Gizemini hala sürdüren Atlantis şehrini; tesadüfü arkeolojik bir kazı neticesinde, elde edilen bir papirus'tan yola çıkarak, araştırılmaya başlanıyor.

Oldukça heyecanlı ve sürükleyici bir hikaye. Karadeniz'in ortasında gerçekten de bir yanardağ var mı diye, insanın haritalara bakası geliyor.

Gerçek hayatta, ünlü bir Mısır firavunun mezarına, bir eşek ile tesadüf edilmiştir; çölde, tesadüfen bir eşeğin içine çukurluk alanda araştırıp bulmuşlar. Bu hikaye de, bir devenin içine düştüğü bir çukurda yapılan araştırmada bulunan bir papirüsün okunması ile başlıyor. Bir ölünün üzerinde, Yunanca bir takım yazılar bulunmuştur ki, o dönem mısırında Yunanca bir metnin bir ölünün üstünde olması oldukça ilginç gelmiştir. İlk başta araştırmanın başındaki profesör, metin içindeki ATLANTİS kelimesiyle irkilir. Böylece olaylar zinciri başlamış olur.

Atlantis, uzakta değil, tam yakınımızda...

Şah'siyaset

Şah'siyaset

Beynine orantısız zekası;
Kıvrımlarında yoktur hiç aklı.
Üstünde abası, altında çarığı;
Sanmayın ki, köyün çobanı.

Sofraya oturmuş, boynunda bağı;
Ne çatalı bilir, ne de kaşığı.
Sayarak çiğner lokmayı;
Ağzını kapatmamış ki suaygırı.

Susabilirse eğer, duyarsın saygı;
Konuştuğunda anlarsın ki, ayı.
Tez elden iade etmeli bu malı;
Bula ki nerede, anasının amı?

Murat Dicle

30 Ekim 2012 Salı

BİR ÇİFT AYAKKABI, Sunay Akın

BİR ÇİFT AYAKKABI, Sunay Akın
BİR ÇİFT AYAKKABI
Sunay Akın
İçinden en az bir çift ayakkabı geçen, gerçek ve yaşanmış öyküler...

Sunay Akın'ı TV'den bilir birçoklarımız. Konuşması ve tavrı ile sanki hiç bir zaman kızamayan, sevimli, yeni çağın bir meddahı gibidir, kendileri. Kah hüzünlendiren, kah güldüren öyküler bunlar.

Bir çırpıda okuyacağınız, keşke bitmeseydi diyeceğiniz bir kitap, bu. Okumalısınız!


BABİL'de ÖLÜM, İSTANBUL'da AŞK - İskender PALA

BABİL'de ÖLÜM,
İSTANBUL'da AŞK

İskender PALA
Hikaye Kanun Koyucu Sultan Süleyman'ın, Bağdat'a girmesi ile başlıyor; Osmanlı'nın son dönemine kadar da devam etmektedir. Yaklaşık olarak 300-350 yıllık bir dönem içerisinde geçen hikayenin baş kahramanı ve anlatıcısı, bir kitaptır; Hille'li şair Mehmed Fuzûlî'nin yazdığı Leyla ile Mecnun kitabı...

İskender Pala, büyük bir ustalıkla ve ilginç bir kurguyla -ki kitapta geçen cemiyetin gerçek manada varolup olmadığını bilmiyorum; binlerce yıl devam eden bir cemiyetin varlığıyla, bir kitabın kovalamacasını anlatmaktadır. Bir kitabın başına gelebilecek en kötü olaylar bunlar olsa gerek. Kitap dile gelirde, hikayeyi dili döndüğünce anlatırsa, işte böylesi güzel bir roman ortaya çıkar.

Ciddi anlamda okumanzı tavsiye derim. Herzaman söylediğim gibi, tarihi başlangıç olarak böylesi romanlardan öğrenmek güzel olmaktadır.

22 Ekim 2012 Pazartesi

EVLERDEN BİRİ, Orhan Kemal

EVLERDEN BİRİ, Orhan Kemal
EVLERDEN BİRİ
Orhan Kemal
Orhan Kemal'in toplumu içerden anlatan bir eseri daha ile karşı karşıyayız. Emin olun okuduğunuzda, kendinizden ve ailenizden de birşeyler okuyacaksınız. Bizler şu günlerde: "Toplum bozuldu, insanlar eskisi değil" felan diyoruz ya; bu romanı okuduğumda, ta o vakitler toplum moplum felan kalmamış, anlıyor insan. Günahı boynuna; kimbilir belki de Orhan Kemal, bugünün magazincileri gibi o dönemin toplum bozanı rolünü üstlen(diril)miştir. İrdelemek lazım...

19 Ekim 2012 Cuma

BEYOĞLU RAPSODİSİ, Ahmet Ümit

BEYOĞLU RAPSODİSİ, Ahmet Ümit
BEYOĞLU RAPSODİSİ
Ahmet Ümit
Grand Rue de Pera yolunda, Cité de Péra (Hristaki Pasajı) karşısında bulunan Galata Sarayı Hümayun Mektebi'nden bu yana, hala can ciğer olan üç kafadar; Kenan, Selim ve Nihat...

Yazar Ahmet Ümit'i aklımıza getirdiğimizde, akla ilk gelen şey; polisiye hikayeler gelmektedir. Beyoğlu Rapsodisi'de işte bu türün güzel örneklerinen biri. Bu defa hikayede, doğrudan bir polis ekibi yerine; normal vatandaşlar işi koşuşturmaktadır; Kenan, Selim ve Nihat'tan oluşan bir ekip -ki çocukluklarından beri, her zaman tek yürek olabilmişlerdir. Farklı karakterleri olsa da, -ellili yaşlarında bile- hep birlikte kalabilmeyi başarabilmişlerdir...

17 Ekim 2012 Çarşamba

DÜŞMANLAR, Isaac Bashevis Singer

DÜŞMANLAR, Isaac Bashevis Singer
DÜŞMANLAR
Isaac Bashevis Singer
İlk başlarda, klasik Yahudi Soykırımı hikayesi gibi geliyor insana. Hoş, kitap baştan sona kadar, size sürekli olarak bu soykırımı hatırlatıyor. Ancak yazar, okuyucuyu ajite etmeden, konuyu başka bir açıdan ele alarak, güzel bir hikaye anlatıyor. Yazar,  "İnsanın en büyük düşmanı, yine kendisi ve kendinden olanlardır" demeye getiriyor.

Herman, Nazi'lerin soykırım yaptığı dönemde, bir çiftliğe sığınır ve üç sene boyunca bu çiftliğin ahırında ikamet eder. Ahırda onu, Nazi subaylarından gizliyen, Yadwiga adlı Polonyalı bir Hristiyandır. Ki bu kız, vaktiyle Herman'ın evinde hizmetçilik yapmıştır. Herman, soykırım neticesi olarak; karısı Tamara ve iki çocuğunu yitirir. Geçen üç yılın sonunda, Herman, Amerika'ya göç eder. Yanına, onu kurtaran Yadwiga'yı da alır ve onunla Amerika'da evlenir. Hikaye böyle başlıyor ve bizlere düşmanları bir bir anlatıyor, Herman'ın gözüyle...

GİDEON'un CASUSLARI, Gordon Thomas

GİDEON'un CASUSLARI, Gordon Thomas
GİDEON'un CASUSLARI
Mossad'ın Gizli Tarihi

Gordon Thomas
"Vay anasını sayın seyirciler..." dedirtecek bir kitap!

İlk olarak, kitabı öncelikle başka bir amaç için yazılmadığını varsayarak; gerçekten Mossad'ın kurulma, çalışma ve yöntemlerinin nasıl olduğunu öğrenebileceğiniz bir araştırma kitabı olarak ele alalım. İkinci olarak; kitap Mossad'ı yüceltiyor -ki bu bir araştırma kitabı olsa da, kitapta Mossad'ın psikolojik birimin yaptığı gibi, bu kitap da bir empoze olabilir.

Gordon Thomas, sıkıcı bir araştırma kitabından farklı olarak, bir öykü anlatıyormışcasına, tüm bu bilgileri bize sunmaktadır. Bu tür araştırma kitaplarını okumayı sıkıcı bulanların, sıkılmadan okuyabileceği bir araştırma kitabı.

Adamlar koskoca, MIG uçağını kaçırıyorlar -ki siz düşünün; ne kadar hırslılar. Altımızdan donumuzu alabilecekleri hissini yüklüyor bize bu kitap :)

 * Diğer kitap yorumları için tıklayınız.




5 Ekim 2012 Cuma

HAYALET SÜVARİ, Theodor W. Storm

HAYALET SÜVARİ, Theodor W. Storm
HAYALET SÜVARİ
Theodor W. Storm
Yazarın çocukken aklında kalan, ancak kaynağını tam olarak nereden okuduğunu hatırlamadığı bir öyküdür, bu. HAYALET SÜVARİ adlı eseri, Theodor W. Storm'un kaleme aldığı son romandır.

Romanda, kuzey denizi sahillerinde; denizden toprak kazanmak için, denize set çeken köylülerin; bu köydeki yeni Set Amir'nin mücadelesi ele alınıyor.

Denize geleneksel olarak inşa edilen set, Hauke adlı genci düşündürür. Bu geleneksel deniz setinin pek de sağlam olmadığını, aslında bundan çok daha iyi bir setin yapılabileceğini düşünür. Düşünür, ancak bunu yapabilecek bir yetisi henüz yoktur. Tüm bunlarla birlikte, denizin ortasında; koyun isketletleri ve bir at iskeletinin olduğu bir adacık vardır. Bu adacıkta, kah görünen kah da kaybolan; otlayan ve kanlı canlıymışcasına hareket eden bir at iskeleti, bazı köylüler tarafından dikkat çeker. Ancak bunu uğursuzluk olur gerekçesiyle, herkese yaymazlar.

2 Ekim 2012 Salı

ESKİCİ ve OĞULLARI, Orhan Kemal

ESKİCİ ve OĞULLARI, Orhan Kemal
ESKİCİ ve OĞULLARI
Orhan Kemal
Ağzı kalabalık, gönlü kıran bir Topal bu... Eskici; ayakkabı tamircisi, topal bir baba... Topal Eskici; oysa içi temiz, varsa yoksa oğullarını düşünen bir adam. Ağzı başka der ama, gönlü bambaşkadır. Koca, koca bir mermer kayası diye tabir eder yazar, Topal Eskiciyi; koca, dağ gibidir amma, çocuk gibi de ağlar, kalp kırdığının hemen farkına vardığında.

Üstad Orhan Kemal, Adana'nın çilekeş halkından, Topal Eskici ve ailesini esas alarak yazdığı, Eskici ve Oğulları ile sizi; kah güldürecek, kah çok ama çok güldürecek ve kah da ağlatacak, bir eser yazmıştır. Hakkını vermiştir!...