 |
| BEYOĞLU RAPSODİSİ Ahmet Ümit |
Grand Rue de Pera yolunda, Cité de Péra (Hristaki Pasajı) karşısında bulunan Galata Sarayı Hümayun Mektebi'nden bu yana, hala can ciğer olan üç kafadar; Kenan, Selim ve Nihat...
Yazar Ahmet Ümit'i aklımıza getirdiğimizde, akla ilk gelen şey; polisiye hikayeler gelmektedir. Beyoğlu Rapsodisi'de işte bu türün güzel örneklerinen biri. Bu defa hikayede, doğrudan bir polis ekibi yerine; normal vatandaşlar işi koşuşturmaktadır; Kenan, Selim ve Nihat'tan oluşan bir ekip -ki çocukluklarından beri, her zaman tek yürek olabilmişlerdir. Farklı karakterleri olsa da, -ellili yaşlarında bile- hep birlikte kalabilmeyi başarabilmişlerdir...
Hikaye anlatıcımız Selim'dir. Ancak, konu merkezi sürekli olarak Kenan etrafında dönmektedir. Nihat, Selim ve Kenan'a göre daha ezik ve pasif kalmaktadır. Selim ve Kenan, can arkadaşları Nihat'a göre katbekat zengidirler.
Uçuk Kenan, Sigortacılık işi yapmaktadır. Kenan, Fotoğrafçılık işine kafayı takar ve bir müddet sonra, gayet güzel fotoğraflar çekebilen biri haline gelir. Onlarca sergi açar, pek ilgili olmasalar da, sergilere gazeticiler de gelmeye başlar. Kenan, bu dünyada daha kalıcı işler yapmak ister ve sürekli olarak bu fikrini Nihat ve Selim'e anlatır. Alay etseler de arkadaşları, Kenan'ın uçuk ama iyi bir insan olduğunu bilirler.
Nihat, Kenan'ın dünyada iz bırakma hevesine bir katkı olarak bir öneri getirir. Öneri Kenan tarafından anında kabul edilir: Cinayet mahalinde çekilen gerçek fotoğrafları polisten alıp, bunu bir studyoda mankenlerle fotoğraflamak. Ve olaylar bu fikrin ortaya atılması ve kabul edilesiyle başlar.
Heyecandan kısa sürede okuyup bitireceğiniz, hoş bir hikaye. Ayrıca Ahmet Ümit, bizi yalnızca polisiye öykünün içine değil, Beyoğlu'nun tarihi mekanlarının içine de çekiyor. Her sayfasında tarih kokan hikayede, Beyoğlu'ndaki bir çok yapı hakkında da bilgi sahibi oluyorsunuz. Umarım sizin de hoşunuza gider.
* Diğer kitap yorumları için tıklayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder