iskender pala etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
iskender pala etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Mart 2013 Salı

EFSANE, İskender Pala

EFSANE, İskender Pala
EFSANE
Bir 'Barbaros' Romanı
İskender Pala
Barbaros Hayrettin Paşa adıyla bildiğimiz Hızır Reis'in ve ondan öncesinde abisi Oruç Reis'in Kadeniz'de nasıl birer efsane olduklarını anlatan müthiş bir eser.

Hızır, Oruç Reis Akdeniz'de yol alırken, babası onu denizlerden mümkün mertebe uzak tutmaktadır. Diğer kardeşleri hemen aynı otorite karşısında boyun eğmekle birlikte, farklı meslek dallarına yönelmekteydiler. Oruç Reis, Akdeniz'de Kızıl Sakal -ki Hızır'da aynı abisi gibi kaşı sakalı kızıldı- olarak tercümesi yapılan Barba Rossa olarak nam salmıştı. Kitapta detaylarıyla okuyacağınız şekilde, Hızır abisi gibi denizlere açılmaya karar verir. Gel zaman git zaman, Oruç Reis'in himayesinde başarılı işlere imza atar. Kızıl Sakal (Barba Rossa) Oruç Reis ölene kadar, adı pek bilinmez Hızır Reis'in. Ancak, Oruç Reis Barba Rossa olan namını, Kancalı Oruç olarak sürdürür -ki kolu bir savaştan sonra kesilmek zorunda kalınmıştır.

Bu tarihi romanın içine, benim gerçek olup olmadığını bilmediğim (araştırmadım) bir aşk hikayesi de serpiştirilmiştir. Bir oradan bir buradan anlatılırken, kendinizi Akdeniz'in sularında süzülüyor bulacaksınız.

Bu kadar kısa yazdığım için bu kitabı değersiz diye düşünmeyin lütfen. Bir önceki kitap hakkında uzun yazdığım diye, o kitabı da değerli sanmayın lütfen. Sadece bu kitabın içeriğinden bahsederek, heyecanını yitirmenizi istemiyorum. Öğrenmek için okuyunuz... Gerçekten bu kitabı okuyun!

* Diğer kitap yorumları için tıklayınız.

30 Ekim 2012 Salı

BABİL'de ÖLÜM, İSTANBUL'da AŞK - İskender PALA

BABİL'de ÖLÜM,
İSTANBUL'da AŞK

İskender PALA
Hikaye Kanun Koyucu Sultan Süleyman'ın, Bağdat'a girmesi ile başlıyor; Osmanlı'nın son dönemine kadar da devam etmektedir. Yaklaşık olarak 300-350 yıllık bir dönem içerisinde geçen hikayenin baş kahramanı ve anlatıcısı, bir kitaptır; Hille'li şair Mehmed Fuzûlî'nin yazdığı Leyla ile Mecnun kitabı...

İskender Pala, büyük bir ustalıkla ve ilginç bir kurguyla -ki kitapta geçen cemiyetin gerçek manada varolup olmadığını bilmiyorum; binlerce yıl devam eden bir cemiyetin varlığıyla, bir kitabın kovalamacasını anlatmaktadır. Bir kitabın başına gelebilecek en kötü olaylar bunlar olsa gerek. Kitap dile gelirde, hikayeyi dili döndüğünce anlatırsa, işte böylesi güzel bir roman ortaya çıkar.

Ciddi anlamda okumanzı tavsiye derim. Herzaman söylediğim gibi, tarihi başlangıç olarak böylesi romanlardan öğrenmek güzel olmaktadır.

28 Ağustos 2012 Salı

KATRE-İ MATEM, İskender Pala

KATRE-İ MATEM, İskender Pala
KATRE-İ MATEM
İskender Pala
Tarihin derinliklerinden, armağan denilebilecek bir metnin; İskender Pala'nın şahsiyetinde ortaya çıkmış bir eserdir: 66 Soru ve 1 Cinayet... Gerçek midir, değil midir, bilinmez. Konuda adı geçen isimlerin gerçekliği tartışılmaz olsa da, kurgulanmış hikayenin gerçekliği net olarak belirtilmemiştir.

Yazar tesadüf ettiği bir kitap müzayedesinde, kimsenin itibar etmediği, yırtık pırtık bir kitaba en yüksek değeri vererek sahip olur. Ki yazar: "bilinse, çok daha fazla değerli olacağını" da Sunuş bölümünde dile getirmiştir. İskender Pala, işte bu elde ettiği Osmanlıca yazılmış kalın cildin, en son bölümünde anlatılan hikayeyi, bizlerin anlayacağı şekilde sunmuştur. Gerçekte yazarı bilinmemektedir. İskender Pala, der ki: "...Kitabın gerçek yazarı bulununcaya kadar, bu öyküyü size ben anlatmış olacağım ve siz bu kitabın yazarı olarak beni bileceksiniz."

11 Mayıs 2012 Cuma

ŞAH ve SULTAN, İskender Pala

ŞAH & SULTAN
İskender PALA
İskender Pala'nın, tarihsel gerçeklik ile iki sultanın kişiselleşmiş meselesini anlattığı ŞAH&SULTAN adlı bu romanında; yine o günleri oldukça iyi nakletmiş.

İskender PALA, anlaşılacağı üzere, Anadolu'da o dönemler yaşayan insanlar arasında hep bir denge kurma çabası içine girmiş. Milliyetçi bir yaklaşımı var romanlarında. Ancak bu milliyetçilik, kafatası meselesiyle asla örtüşmüyor. Bu topraklar ve bu topraklarda yaşayanları kapsayan bir sevda diyebiliriz. Art niyetli bir yazar olduğunu düşünmüyorum. İnsanlar analizlerinde hatalar da yapabilir ve çoğu zaman da duygusal olabilir. Ki bu bir profesör olsa bile..

Romanda, aynı milletten ve aynı dinden insanların, kıyasıya birbirlerini kestiklerini görüyoruz. Karşı taraf ne kadar hainlik yaptıysa, öteki taraf da, bir o kadar hainlik yapmış olarak naklediyor.

Öncelikle, İskender PALA'nın "OD" adlı yapıtına göre daha okunabilir bir roman diyebilirim. Daha sade bir anlatımı var.  Gerçekte, "OD" adlı roman da; olması gerektiği gibi yazılmıştır. Aksi şekilde yazılabilecek bir roman da değildir. Tarihi, tarihçilerden öğrenmek yerine bu tür romanlardan öğrenmek bambaşka bir zevk. Tarihin o sıkıcılığından kurtulup, kendi hayal gücünüzle tarihin gerçekliğini kafanıza kazımanız çok eğlenceli.

18 Nisan 2012 Çarşamba

OD, İskender Pala

OD, İskender Pala
OD
İskender PALA

Tarihi öğrenmek zor ve sıkıcıdır. Okuldaki tarih derslerini hatırlayınız. Dümdüz şekilde anlatılan tarih ve hatırlamamız gereken gün, ay ve yıllar..

Gerçekten de ben çok zorlanırdım. Hayal gücüm belki, o dönemler yetmezdi, aklımda hemen hiçbirşey kalmazdı, tarih dersi adına. İskender PALA'nın gerçeğe dayalı tarih dersi verir niteliğindeki romanları, bizler için çok iyi bir öğretici olacağına inanıyorum. "OD" romanında, Yunus Emre'yi okuyacaksınız. Onun sizlerin aklında kalan şair ya da ozan tarafından çok, normal bir insan yaşantısına şahit olacaksınız, kitapta. Aşkı, çocukları ve mücadelesine katılacaksınız. Yunus Emre olmanın hiç de kolay olmadığını göreceksiniz.. Anadolu hep bir ateşin ocağıydı, yanmadan pişmek öyle zordu ki.