28 Ağustos 2012 Salı

KATRE-İ MATEM, İskender Pala

KATRE-İ MATEM, İskender Pala
KATRE-İ MATEM
İskender Pala
Tarihin derinliklerinden, armağan denilebilecek bir metnin; İskender Pala'nın şahsiyetinde ortaya çıkmış bir eserdir: 66 Soru ve 1 Cinayet... Gerçek midir, değil midir, bilinmez. Konuda adı geçen isimlerin gerçekliği tartışılmaz olsa da, kurgulanmış hikayenin gerçekliği net olarak belirtilmemiştir.

Yazar tesadüf ettiği bir kitap müzayedesinde, kimsenin itibar etmediği, yırtık pırtık bir kitaba en yüksek değeri vererek sahip olur. Ki yazar: "bilinse, çok daha fazla değerli olacağını" da Sunuş bölümünde dile getirmiştir. İskender Pala, işte bu elde ettiği Osmanlıca yazılmış kalın cildin, en son bölümünde anlatılan hikayeyi, bizlerin anlayacağı şekilde sunmuştur. Gerçekte yazarı bilinmemektedir. İskender Pala, der ki: "...Kitabın gerçek yazarı bulununcaya kadar, bu öyküyü size ben anlatmış olacağım ve siz bu kitabın yazarı olarak beni bileceksiniz."

Gerçekliği bir yana, konusu ile dikkat çekecek bir eser diyebilirim. Kitabı okudukça, İstanbul'un semtleri arasında dolaştım. 2012 senesinden 1729'un İstanbul'una yolculuk yaptım... İnsan kendini o dönemler hissedebiliyor, kitabı okudukça. O dönemler, Lale Devri denilen, savaşsız ve huzur dolu(!) günler olarak anlatılıyor. Tıpkı o günlerde, bu günlerde olduğu gibi, zengin ile fakir arasındaki fark inanılmaz boyutlara ulaşıyor. Lale Devri, bitmek mi üzereydi?

Şahin, görerek sevdiği ve aşık olduğu Nakşıgül ile evlenir nihayetinde. Ancak gerdeğin sabahında, Nakşıgül yatakta başı kesik bulunur. Bedenin geri kalanı ise, odanın her bir yanına dağıtılmıştır. Korkunç bir manzara ve sevdiğini yitiren bir adam: Kara Şahin!

Her kitabı yazardan ve konudan dolayı, önyargısız okumak gerek. Bu romanda, tarih anlatılıyor. Ve tarihi, o dönemde yaşamış ama adını bile bilmediğimiz bir zat-ı muhteremin anlattığı da kesin. Altmışaltı bölümde ele alınan roman sizleri çok farklı dünyalara götürecek. Severek okuyacağınıza eminim. Yazar -ki bu İskender Pala'dır şimdilik- günümüz Türkçesi ile bize bunu aktarmıştır. Lale Devri'nin o ağır Türkçesini sadeleştirmiştir.

Lale nasıl yetiştirilir? Lale nasıl Osmanlı dışına çıktı? Lale için entriklar da mı yapılmış? Lale'yi kimler çalmış? Katre-i Matem (Matem Damlası) ya da Cücemoru adındaki muhteşem Lale'nin peşinde kimler var ve dahası kim bunu Hafız Çelebi'den aşırmış ve zavallı Nakşıgül'ün elinde bu Lale soğanının ne işi vardı?

Altmışaltı soruda -hadi biz buna 'altmışaltı bölüm' diyelim- tüm bunların cevabını bulacaksınız. Sultan III. Ahmet'in Vezir İbrahim Paşa'yı azledip başını kesmesini, sonrada halkın ihtilali ile payitahttan azledilmesi...

Büyük bir heyecan sizleri bekliyor. Onu okumam, bunu okumam, okuduğuma yazık falan demeyin artık... Okuyun!

* Diğer kitap yorumları için tıklayınız.


Hiç yorum yok: