zülfü livaneli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
zülfü livaneli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mayıs 2013 Cumartesi

KARDEŞİMİN HİKAYESİ, Zülfü Livaneli

KARDEŞİMİN HİKAYESİ, Zülfü Livaneli
KARDEŞİMİN HİKAYESİ
Zülfü Livaneli
Ahmet Arslan, emekli olduktan sonra şimdi Yalıköy, eskiden Podima denilen Karadeniz tarafından Bulgaristan'a yakın bir kasabada yaşamını, okuyarak ve neredeyse kendini insanlardan soyutlayarak sürdürmektedir. Az insanın ve doğanın ön plana çıktığı bu kasabada, insanlardan kaçan kendi gibi insanlar da vardır. Arzu ve eşi Ali de bunlardan biridir. Fakat, Arzu bir cinayete kurban gider. Olaylarda işte bu cinayet ile başlar. Kasabaya gelen, yeni yetme gazeteci bir kız, Ahmet Arslan ile Arzu'ların evindeki son gece düzenlenen parti hakkında sorular sormak için kapısını çalar...

Zülfü Livaneli beni bu öyküsü ile çok şaşırttı. Sizler okuduktan sonra bana hak vereceksiniz. Daha önce okuduğum Serenad eserini göz önünde bulundurarak, Kardeşimin Hikayesi'nin de edebi bir öykü olacağını sanmıştım. Evet, edebilik açısından yoksun bir hikaye değil... Size şunu söyleyeyim: Ahmet Ümit'in cinayet hikayelerinden çok daha öte; tam sonda, insanı heyecan ve şaşkınlıkla vurup sarsan bir öykü bu. Asla okumuş olmaktan pişman olmayacağınız bir eser...

Diğer kitap yorumlarım için tıklayınız.
Zülfü Livaneli hakkında bilgi almak için tıklayınız.
 

9 Nisan 2012 Pazartesi

SERENAD, Zülfü Livaneli

Zülfü Livaneli
SERANAD
Zülfü Livaneli
Gençken geçliğimizi bilmeyiz, paramız varken paramızın kıymetini bilmeyiz ya da sevgilimiz varken de onun kıymetini bilmeyiz. Hep hoyratça tüketiriz herşeyi. Bu kitabı okuduğumda ilk anladığım şey -ki kitapta üstüne basa basa irdeleniyor- yaşadığımız bu toprakların ne kadar kıymetli olduğuydu. Ancak bizler bunu anlamış mıyız bilemiyorum. Ben böylesi güzel kitapları okudukça daha iyi anlıyorum. İskender Pala'nın OD ve ŞAH&SULTAN kitapları da çok güzel anlatıyor. 

Serenad, bir kadının saygısını ve onurlu bir yaşama duyduğu aşkı anlatıyor. Aşk öyle güzel kelimelerle ve öyle güzel bir akıcılıkla dile getirliyor ki kitabın sonuna nasıl geldiğinizi bile anlamıyorsunuz.

Kah gülüyor, kah hüzünleniyor, ara ara da gözlerinizden yaşlar süzülüyor. Hem kendimizi seviyor hem de kendimizden nefret ediyorsunuz kitabı okurken. Hem insan olmanın sevincini hem de insanlığın karanlık anlarına şahit oluyorsunuz.