5 Ocak 2014 Pazar

SEFİLLER, Victor Hugo

SEFİLLER, Victor Hugo
SEFİLLER
Victor Hugo
Öncelikle İletişim Yayınlarına teşekkürler. Çok güzel bir kitap hazırlamışlar. Sizlere tavsiyem, böylesi klasikleri bilinmeyen yayınevlerinden alıp okumayınız. Feci şekilde tercüme hataları ile karşı karşı kalırsınız. Hele hele Kum Saati yayıncılıktan hiçbir kitap almayın!

"Sefiller" diyince ilk olarak, sefillik çeken, ezilmiş bir teba aklınıza gelebilir. Bu romanda bana göre sadece Fantine ezik bir karakter olarak öne çıkıyor. Özellikle Fantine'in adı geçen bölümlerde oldukça fazla dramatik sahneler var. Ara ara bana klasik ACI içerikli Türk filmlerini andırdı. Ancak ben romana bir bütün olarak baktığımda, oldukça güzel bir anlatı olduğunu gördüm. Devasa bir hikaye bu. Fantine dışındaki kararkterlerde kabaca, bir uyanıklık, bir çakallık vardı hep. Ara küçük karakterlerin bazılarında ezik dialogları yok değil tabii.

Victor Hugo güzel bir anlatı ile birlikte, dönemin tarihini, şehrin yapısını ve sosyal yaşantısının detaylarını da oldukça usta bir dille anlatıyor. Dolayısıyle bu roman bir yandan, bir bilgi kaynağı olarak da ele alınabilir. 

Kitabın bir özetini burada vermeyeceğim. Konu olarak tüm olaylar Jean Valjean'ın etrafında dönmektedir. Bu olayların içerisinde en önemli -ki şu günlerde bizi de ilgilendiren- bölümü Denis Sokağı Destanı adlı bölümdür. İlerleyen günlerde Normatif Gazete'de bu konuyla ilgili bir köşe yazısı yazacağım. Neden bu bölüm ile çok ilgilendim orada bunu görebileceksiniz. Üstad, 1832'deki ayaklanmayı oldukça güzel anlatmış ve öncesinde müthiş bir şekilde, ayaklanmalarla ilgili bir analiz yapmıştır. Üstadın elini ayağını öpersiniz, bu analizi okuduğunuzda.

İletişim Yayınlarından iki cilt halindeki bu romanı okumanızı öneriyorum. Okumamanız büyük bir eksiklik olacaktır.




24 Aralık 2013 Salı

Nedir bu çalkantılar?

Şiir: Nedir bu çalkantılar? - murat dicle

Uyuşuyor beynim
Kendi içinde ürettiği kimya ile,
Sıcak bir sıvı akıp gidiyor
Beynimin kıvrımları arasından;
Bir nehir gibi,
İçinde balıklar mı var?
Nedir bu çalkantılar,
İçeride neler oluyor böyle?

Murat Dicle
24.12.2013

23 Aralık 2013 Pazartesi

Deşerim kalbini

Kendi sözlerim var sana söylecek ey sevgili!
Şairlerin sözleri ile seni sana anlatmaya kalksam,
Anlayamazsın seni, beni ve sevgimizi.
Sözlerim benim,
Aşkım benim;
Sen belki sevemedin beni.
Sözlerim baki,
Şairler kadar vahşi;
Deşerim kalbini,
Çok iyi kullanırım
Bu dili...

Murat Dicle
23.12.2013

Kedi Cinsi

Bir kahvehanede seni düşünürüyorum,
Elimde sensiz yudumladığım kahvem;
Şekersiz ve acı geliyor bana,
Damağımdan gırtlağıma...

Zorluyorum kenidimi,
Senin bana verdiğin yüreği
Nerede bıraktım diye.
Nerde bu, diye diye,
Kaldım kendi içimde,
Döndüm deliye.

Sevmez olaydım seni,
Ey kedi cinsi;
Tüyleri başında,
Okşanası sevgili.

Murat Dicle
23.12.2013

Kardeşimsin!

Ana dilin ne olursa olsun, nereden geliyor olursan ol, yaşa bu ülkede. Sana Türk diyecekler, desinler. Yadırgama bu ismi. Gücünü hisset ve bir şemsiye gibi tepende dursun, yağmurlardan, nağmertlerden, kan emicilerden korusun seni. Gücün olsun bu isim; utanma, bu adın, adın ile anılmasından. Yok etmeyecek bu isim senin geldiğin yeri, doğduğun yeri, ananı, babanı hiçe saydırmayacak, seni geleceğe taşıyacak bir isim bu. Bir marka, bir ulus simgesinin sesidir bu: Türk…
Türk olmaktan korkma, Ne mutlu Türk’üm, diyenden de… İşte bunlar halk! Senin halkın, bizim birlikte oluşturduğumuz, yüce Türk halkı bu. Senin, benim, yani hepimizin adıdır bu: Türk halkı…
Ama kork! Cahilden kork, seni yöneten çıkarcılardan kork, seninleymiş gibi olan vatan hainlerinden kork, seni, benden ayırandan kork. Kardeşimsin, kardeşiz seninle bu aynı isim altında, aynı şemsiyenin altında yaşıyoruz bu topraklarda…
Bu ismin sana, bana ve o hainlere verdiği özgürlük ile seni benden ayırmaya çalışanların, seni ve beni sonsuza dek ayırmaya çalışmalarının farkında değil misin, kardeşim? Seninle biz, kolkola aynı parkta direnmedik mi, akıtmadılar mı kanımızı aynı çimenlerin üstüne? Kırmızı, kıpkırmızı, bayrağımız gibi, o sıvının her yere sıçrayışını nasıl unutabilirsin? Unutturmalarına nasıl müsade edebiliriz?
Kardeşim! Sen beni, senden ayrı gör, tamam. Peki düşersem yere, aman dilersem, ah bir yardım desem, koşmayacak mısın sen yine? Israrla, sen benden ayrısın, diyebilecek misin? Kabul etmeyecek misin bu topraklarada yaşadığımızı, hep birlikte? Bak, duvarlar örüyorlar etrafımıza, salıyorlar, atıyorlar ateşin ortasına sizi; sen onlardan değilsin, diyorlar, oysa senin ve benim verdiğim paralarla doymuyor mu bu domuzlar? Niye nifak sokuyorlar? Birlikte bir halk olarak yaşamamızdan niye korkuyorlar?
Kardeşiz biz, uyma onlara, daha nice halaylar çekeceğiz hep birlikte bu topraklarda! Ağıtlar yakacağız daha, geçmişte bu topraklarda ölen insanlara. Lanet okuyacağız hep birlikte, kan emici emperyalist güçlere. Üstlerine yürüyeceğiz, hesap soracağız, korkutacağız onları: Halkız biz, Türk halkıyız, diyeceğiz inadına, bizleri birbirimizden ayıran, hümanist olmayanlara…

Murat Dicle
21.12.2013
normatif.com