İçim ağır bugün, dünküden pek farklı değil.
İçim dar, yine her zamanki gibi.
Beynim sıkışıyor,
Etrafından bastırıyor sanrılar.
Huzursuzum, etrafımdan geliyor bunlar.
Açım, doymuyorum,
Sebepiz yere yiyorum.
Kötüyüm,
Çok kötüyüm.
Dert ediniyorum her şeyi kendime.
Üşütüyorum kendimi,
Estirdiğim bu düşüncelerle;
Yalıyor ruhumu,
İşliyor bedenime.
Tütün de vermediler
Ki tüttüreyim de
Az keyifleneyim diye.
Kahvem de bitecek,
Bilmem sonra ne kalacak geriye.
Üşüyorum!
Üşütüyor
Beni ben yapan düşüncelerim.
Kalk mı dedin?
Titre mi dedin?
Sen ne bilirsin ki beni?!
Söylemek ne kolay değil mi?
Kalk sen,
Titre önce sen!
Önce sen;
Gelmelisin,
Bilmelisin,
Dinlemelisin,
Sevmelisin be!..
Sonra diyebilirsin,
Yaptım,
Ettim,
Sevdim
Ve şimdi kendine gel.
Sıcak olsaydı keşke heryer:
Çift çorap giymeseydim,
Kapşonumu başıma çekmeseydim;
Atlet ile balkonda kitabımı okuyup,
Kahvemi içseydim.
Dinlenseydim, ama huzurla.
Oysa hergün dinlencedeyim!
Sorun bakalım var mı huzur bu adamda!
Valla yok,
Billa yok!
Ne huzur var,
Ne ben var...
Yok gibiyim bir odada;
Bir ben görüyorum kendimi,
Bir de beni gören kendim.
İyi şeyler yazmak isterim;
Güzel,
Leziz şeyler:
Belki tarifler,
Ziyaretler,
İlginç şeyler.
Ama yok,
İçimden akanlardan uzak tüm bunlar.
Ruhumu akıtıyorum işte size;
Katranlaşmış,
Zift gibi,
Pis kokulu.
Böyle yazabiliyorum ancak size.
Şimdilik bunları yazabiliyorum.
Belki de...
Belki de beni bu hale mahsus sokuyor;
Yazayım,
Ayna olayım kendimle size,
Sıkayım sizi de rahat etmeyin diye.
Sevinç gözyaşları yerine,
Benim ruhuma ağlayın diye.
Öyleyse dert olsun size,
Sizin gibi düşünenlere.
Ağlamak haram olsun,
Sevinç gözyaşlarıyle.
Ağlayınca sebebi olsun,
Akıttığım acılar içinize...
Haram olsun benden aldıklarınız
Ve hala yaptıklarımı kullandıklarınız.
Haram olsun öğrettiklerim,
Ve hala öğrettiklerimle yedikleriniz.
Haram olsun size gösterdiğim şevkat,
Ve hala şevkatimle bulduğunuz huzur.
Kulaklarıma çiviler batsın,
ta içine, içine
Kanlar aksın;
Dinlemeyeyim sizi bir daha diye.
Gözlerimin bebeklerinden kör olayım,
Öyle kör olayım ki
Hissedemeyim bile;
Geleni, gideni de...
Dilimi keseyim,
ite, köpeğe vereyim.
Başımı da kesip,
Ödül diye elaleme vereyim,
Koysunlar vitrinlerine;
Bakıp bakıp övünsünler,
Eserimiz bu bizim desinler...
Murat Dicle
22.01.2014