8 Ocak 2013 Salı

TUTUNAMAYANLAR, Oğuz Atay

TUTUNAMAYANLAR, Oğuz Atay
TUTUNAMAYANLAR
Oğuz Atay
Aman bu kitap şöyledir, aman bu kitap böyledir; kalındır, ağırdır, karmaşıktır denile denile, çekincelerle okumaya başladım, bu kitabı. Tuhaflık bende miydi, yoksa Oğuz Atay'da mıydı, yoksa her ikimiz de baştan sona tuhaftık da Tutunamayanlar'da mı anladık.
Adam kusmuş tüm ruhunu; 
Yedi yüz yirmi dört sayfaya yaymış, 
Aman çok mis kokulu...
Kitap okuma önerisi:
Bir ileri, iki geri; yoktur başka çaresi...

İki elimin serçe parmaklarının sayısından az arkadaşım vardır ki, ruhumu kusabilme hürriyetini onunla yaşayabileyim -ki Oğuz Atay üstad yaşasaydı, kus kus partilerinin vazgeçilmezi olabilirdik. Düşünen adam saçmalıyorsa eğer, bilmelisiniz ki, beyn zehrini atıyor, tıpkı motorun egzostan çıkarttığı gazlar gibi.

2 Ocak 2013 Çarşamba

Tutunamamaya empoze

Tutunamayanlar, "hayata tutunabilmek" adına söylemleri olanların da aslında bu hayatta tutunamamışlardan olduğunu öğrendiklerinde; "tutunamamayı" kendilerince meşru kılarak, bir normal yaşam biçimi olarak kabul edeceklerdir. Tutunmanın ahlaksızlık, -ki tutunanlar gibi ahlaksız olmamak adına- tutunamamayı da büyük erdem olarak gören, Tutunamayanlar; beceriksizliklerini derin, aksi ve inatçı düşünceleriyle empoze ederler, "onlar" henüz tutunuyorken ve tutunamamaya düşerken...

- Murat Dicle

24 Aralık 2012 Pazartesi

KUYUCAKLI YUSUF, Sabahattin Ali

KUYUCAKLI YUSUF, Sabahattin Ali
KUYUCAKLI YUSUF
Sabahattin Ali
Bazen ne yaparsak yapalım kaderin çizdiği yolu değiştirmek mümkün olmuyor. Geçmişten gelen bir uğursuzluk mu yoksa ana-babalarımıza yapılan beddualar mıdır bilinmez, ömür hep hüsranla geçer...

Herşeyin iyi denildiği günlerde, Yusuf dokuz yaşında hem yetim hem de öksüz kalır. Eşkiyalar köyü basar ve Yusuf'un anne ve babasını öldürürler. Eşkıyalar giderken de bir anı bırakırlar; Yusuf'tan eksillttikleri bir başparmağın boşluğunu. Yörenin kaymakamı Salâhattin bey, Kuyucak'ta meydana gelen bu hain saldırıyı incelemeye gelir. Orada Yusuf ile karşılaşır ve hem anasız he hem de babasız kalan Yusuf'a babalık yapmak için yanına alır. Yusuf'un kaderi işte böylece yol almaya başlar.

20 Aralık 2012 Perşembe

BIÇAK SIRTI, Tess Gerritsen

BIÇAK SIRTI, Tess Gerritsen
BIÇAK SIRTI
Tess Gerritsen
Yazarın Rizzoli & Issles serisi haricinde, bağımsız bir roman olarak okuduğum ilk kitabıdır. Ortalamanın az üstünde bir roman. Vakit geçirmek için okunabilir.

Kate, bir hastanede Anestezi uzmanı olarak çalımaktadır. O gün, aynı hastanede hemşirelik yapan ve Kate'in sevdiği bir kadın ameliyat olacaktır. Ameliyata hazırlıklar gayet güzel başlamıştır. Tüm veriler, hastanın lehine görünmektedir. İşinde profesyonel olan Kate, sevdiği bu kadın için fazladan özen göstermektedir. Ameliyet başlar... Kate'in, Dr. Guy'ın direktifiyle enjekte ettiği bir solüsyondan sonra, hasta aniden kriz geçirir. Hasta ölmüştür. Ölüm sebebi ise, kalp krizidir. Dr. Guy ve ameliyathanedeki diğerlerinin gözleri, Kate'in üstündedir. Üzerinde parafı olan EKG'de hastanın kalp ritminin iyi olmadığı görünmektedir. Ama Kate bunu kabul etmez. Kate kontrol ettiğinde EKG normal diye diretir. Bir dikkatsizlik yaptığı düşünülen Kate, suçlu sandalyesinde yerini alacaktır. Karşısında ünlü ve doktorlardan nefret eden bir avukat vardır: Avukat Dave...

Kendi ayakları üstünde durmayı seven, onurlu bir kadın olan Kate, kendi başını kendi kaşıyacaktır. Peş peşe işlenen cinayetler ve umulmadık aşk öyküsüyle, Bıçak Sırtı sizi de heyecanlandıracaktır.

* Diğer kitap yorumları için tıklayınız.

 

18 Aralık 2012 Salı

YAŞLI ADAM ve DENİZ, Ernest Hemingway

YAŞLI ADAM ve DENİZ, Ernest Hemingway
YAŞLI ADAM ve DENİZ
Ernest Hemingway
Hemingway'in masalsı anlatımıyla; öyküyü sıkılmadan ve yorulmadan okurken, Santiago'nun kayığında bulacaksınız kendinizi. Beş gün süren mücadelenin gerginliğini hissedecek ve onunla birlikte sırılsıklam terleyeceksiniz. Lanet okuyacaksınız, köpekbalıklarına...

Yaşlı adamın öğrencisi, eski yardımcısının, insanlığıyla yüzleşecek ve gözyaşlarınız bir an için pınarlarında birikecek. Seksen beş gün boyunca şansı yaver gitmeyen bu yaşlı balıkçı, -ki yazarın güçlü inancının katkısıyla- yitirilmemiş umuduyla açık denizede yol alır. Körfez Akıntısı (Gulf Stream) ile oldukça uzaklara yelken açar. İnatçıdır balıkçımız. Eli boş dönmeyecektir...

Yazar Ernest Hemingway'in oldukça koyu bir katolik olduğunu öğreniyoruz, kaynaklardan. Romanda geçen bir çok şeyin sembolik olduğunu, Hristiyanlığa ve dolayısıyla İncil'e göndermeler içerdiğini de görebiliyoruz. Bir bakıma, Hz. İsa'nın çarmıha gerilme ve çarmıhtan indirilme sürecinin bir yansısıdır bu roman. Burada bir acı çekme, mücadele, inanç gibi tinsel vurgular işlenmektedir. Tüm bunları sonucu, bu güzel hikayenin Nobel'e aday gösterilip de ödülü kazanmaması mümkün değil.

Okunması gerken bir başyapıt bence.

* Diğer kitap yorumları için tıklayınız.