21 Kasım 2012 Çarşamba

KEDİ

Kar serpiştiriyordu sokakta;
Yoldan geçiyor bir kedi, kaldırımda.
Ardından geliyor gölgesi, o da kaldırımda;
Gece lambası önlerinde, yanmakta.

Lambanın etrafı, hale ve kar;

Hissediliyor şiddeti, soğuk bir hava var.
Yoldan geçiyor bir adam, önde kedi var;
Sarınmış paltosuna, yalnız bir hali var.

Terkedilmemiş belki, kimbilir, çıkmış yola.

Kaldırımda adam, yürüyor, kedi önde, gölgesi arkada.
Ürküyor kedi, bakıyor arkasına;
Durdu adam, kedi hala bakmakta

Ürkmesin dedi kedi, durdu kaldırımda,

Ama ürktü kedi, kaçtı karşıya.
Aman demeye kalmadı, yolda bir araba...
Ah! Kedi gitti, arabanın altında.

İtilmiş, atılmış adam... Kedi bakıyor yoldan.

Araba durmadı, geçti onların yanından;
Koştu, yetişemedi, baktı arkasından.
Kedi hala bakıyor, yoldan.

Tiksindi adam, bakamadı minik cana;

Almak istedi, yapamadı, kaldıramadı kaldırıma.
Bir daha bakmak istedi, yatıyordu hala; boylu boyunca.
Bir adım attı geriye, kaçmak istedi olanca hızıyla.

Kar yağıyor, adam kaçıyor; büyük adımlarla.

Soğuk, yüze, ele, bacaklara vuruyor; acımasızca.
Adam hızlanıyor, daha da büyük adımlarla;
Umut ediyor adam, Tanrıdan gizli dua.

Nasıl döndü, nasıl geldi yanına;

Kedi hala yolda.
Çömeldi, baktı minik cana;
Gözlerinden süzüldü bir damla

Kaldırdı ve aldı,

Ayağa kalktı,
Kaldırıma baktı;
Artık mezarı bir taştı

Kedi üşüyor, adam üşüyor ve Tanrı her şeyi biliyor...


Murat Dicle

20 Kasım 2012 Salı

İSTANBUL HATIRASI, Ahmet Ümit

İSTANBUL HATIRASI, Ahmet Ümit
İSTANBUL HATIRASI
Ahmet Ümit
Ahmet Ümit'ten harika bir polisiye roman daha... Başkomiser Nevzat ve ekibi; Ali ve Zeynep, yine iş başındalar. Sarayburnu'ndaki Atatürk Anıtı -ki bu anıt Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk anıdı olarak geçmektedir  (1926 senesinde heytraş Heinrich Krippel tarafından yapılmışır) önünde bir ceset bulunur. Elleri bağlı ve bir avucunda ise bir sikke bulunmaktadır. İstanbul'un ilk adı olan Byzantion adıyla basılmış bir paradır bu.

Cevval ekibimiz, derhal olayın araştırmasına girişirler. Bu olay araştırıldıkça ilginç şeyler karşınıza çıkacak. Ve tüm bunlarla birlikte, dostlar arasında geçen muhabbete de tanıklık edeceğiz. Nevzat'ın sevdiceği, Evgenia'nın sıcaklığı, sizi de saracak...

Romanı okurken, katil şu mu bu mu, diye ede, kitabın sonlarına doğru sürprizle karşılaşmak içten bile değil. Ahmet Ümit, sever böyle, bizi ters köşeye yatırmayı. Böylesine sürükleyici ve bir çırpıda okunabilen bu romanı okumanızı salık veririm. 

* Diğer kitap yorumları için tıklayınız.

İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ, Charles Dickens

İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ, Charles Dickens
İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ
Charles Dickens
Fransız ihtilalinin, başlangıcını ve geçerli sebeplerini; Fransız ihtilalinin acımazsızlığını; Giyotini; aşkı ve dostluğu anlatılıyor bu romanda...

Fransa ve İngiltere'de geçen hikayenin başlıca karakterleri, Charles Darnay nam-ı diğer Evermonde, gerçekte bir Fransız asilzadesidir ; Dr. Alexander Mannete, yıllarca bir kule hapishanesinde unutulmuş ve acı çekmiş bir doktor; Bayan Mannete, Lucie, doktorun kızı, annesi ölmüş ve dünyada yalnızca babası kalmıştır; Jervis Lorry, Tellson Bankası temsilcisi ve Mannette'lerin hem banka işlerini yapar hem de fazlasıyla dostuklarını kananmıştır; Defarge'ler, karısı ve kocası; Giyotin -ki sıkça adını dıyacaksınız; Sindey Carton, kafası çalışan bir avukat, ancak hayatı boıktan biri; Avukat Stryver -ki Carton'un dehasıyla başarılı bir adamdır...

Elbette bir çok karakter ve tipler var bu öyküde. Hem tarih hakkında bilgi sahibi olacaksınız, hem de aşkın nelere kadir olduğunu okuyacaksınız.

Charles Dickens, daha önce tarihi roman denemesi olmuş, ancak İki Şehrin Hikayesi ile tekrar bu konuda, başarılı bir eser çıkartmıştır. Yazarın oldukça farklı anlatımı var. İmalar ve simgeler ile anlatılması gerekeni, kimi zaman derin, kimi zaman da açıkça dile getirmektedir. Klasikler arasında yer olan bu romanı okumanızı dilerim.

* Diğer kitap yorumları için tıklayınız.

12 Kasım 2012 Pazartesi

KOLTUK, Aziz Nesin

KOLTUK, Aziz Nesin
KOLTUK
Aziz Nesin
Aziz Nesin'in mizahi yeteneğiyle, genel değişmez tespitler denilecek kısa öyküler kitabıdır. İçinde yirmi iki adet öykü bulunmaktadır. Aziz Nesin'in hiciv yeteneğini hemen her öyküde görmek mümkün.

Sesli Güldüm, evet kahkahalarla gülerek okudum bu öyküleri. Büyük incelikle yazılmış -ki Aziz Nesin'in ideolojik tarafını ön plana çıkartan öykülerdir, bunlar. ADAM yayınlarından çıkartılmış bu eserin, son kısmına, YANKILAR başlığıyla, KOLTUK kitabı hakkındaki yorumları da okumak mümkün. Karşıt görüş olarak Peyami Safa'nın (öyle olduğu, yazının üslübündan anlaşılıyormuş) yorumları da ilgi çekici.

Bu kısa öyküleri okumak ayrıcalıktır ;)


* Diğer kitap yorumları için tıklayınız.

 

BİN DOKUZ YÜZ SEKSEN DÖRT, George Orwell

BİN DOKUZ YÜZ EKSEN DÖRT, George Orwell
BİN DOKUZ YÜZ EKSEN DÖRT
George Orwell
Farklı ve bambaşka bir hikaye; bir karşı-ütopya...

Değerli ve zaman ile bağı olmayan bir hikaye demek yanlış olmaz. 1948 senesinde bitirilmiş bu hikaye, o dönem için oldukça kurgu-bilim tadında diyebiliriz. Ancak, günümüzdeki bir insan, bu romandaki uygulamalara pek şaşırmayabilir; çünkü ben bile bir çoğuna şahit oldum, kendi ülkemde...

Hikayeyi okudukça çiftdüşün, bellek deliği vb. kavramları günümüz siyasetinde de görmek mümkün. Hele hikayede geçen çiftdüşün (gerçekliğin denetimi) bizzat, AKP hükümetinin kullandığı bir tekniktir. Bin Dokuz Yüz Seksen Dört romanın bel kemği olan, ütopik bir kavramdır, çiftdüşün: Parti neyin gerçek olduğunu kabul ediyorsa, gerçek o'dur...