23 Ekim 2014 Perşembe

Tatlı su kurnazları

Tatlı su kurnazları vardır. Aramızdalar; bilenler bilir, bilmeyenler, aman ne de bilgiliymiş, der genelde. Ondan alır sana satar, senden alır ona satar. Aradaki bağı bilemezler, göremezler sansa da bu tatlı su kurnazı, arada yakalanır, yakalarlar ondan da tatlı su tobağaları. ;) Ses etmezler tabii... Ah! siz yok musunuz siz, tatlı su kurnazları; yesinler sizi tatlı su tosbağaları... ;)

Murat Dicle
23.10.2014

Yapmalı

Bir darbe gelir... Bilemezdin nereden gelecekti. Vurur seni en korunmasız yerinden. İçin acır, organların parça parça oldu sanırsın. Ah öldüm ben, bile diyemeden yığılır kalırsın. Bakarlar sana, sen, ben iyiyim, bir şey olmadı ki, dersin. Çünkü acısınlar istemezsin. Gülerler... Kalkarsın yine de; dilini ısırmış adamın maymunluğundan sıyrıldığı gibi devam edersin çiğnemeye. Hazmedersin darbeyi; çiğnersin gelmişini geçmişini, evveliyatını, evladını, doğuranını, doyuranını, yaradanını... Sinersin sonra köşeye, acısınlar istersin sessizce. Oysa kendinle çelişirsin; kendini yiyip bitirirsin öylece, sindiğin köşede. Ne yapmalı, ne yapmalı peki? Suçlu aranmamalı!.. Başına ne geliyorsa, kendinden geldiğine inanmalı. Düştüğünde, ah, demeyi, sana gülenleri görünce, onlarla gülmeyi, yapabilmeli!.. Ah, nasıl, nasıl? Bu yaşımda ne zor şey bu böyle. Zor, zor ki ne zor beyim. Çok zor. Yapamam... Yapmalısın, yapmalıydı, dememek için sen öldüğünde... Evet! Yapmalı, yapmalı, yapmalı...

Murat Dicle
23.10.2014

22 Ekim 2014 Çarşamba

Nesin sen?

Bir tek kelimem ile seni olduğun yerde öldürmek, öldüresiye öldürmek istiyorum. Yüreğimin tiz çığlaklarıyla seni bitirmek, öylece ölesiye evire çevire seni öldürmek istiyorum, ta içimde bir yerlerde: Bir başına kalasın, toprağın üstünde öylece dikilesin diye; ölü gibi sessizce, hayalimin de ötesinde... Oysa ne diye yapamıyorum, deli miyim ne? Seviyorum diye belki de...

Anlamamazlık sinmiş tüm bedenine. Anladığın anlatılan mı ki, anlamışcasına hançeri böğrüme saplarsın, hunharca. Katil misin, nesin sen? Bir zamanlar mı sevmiştin beni, oysa şimdi hiç? Güvenmiyor musun, güvenemiyor musun? De hadi söyle, ne işin var öyleyse benimle?! Tırnaklarına yazık, yediğin; bu ne yapıyor yine, diye düşünürken her gece. Belki de hiç düşünmedin, sadece fırsat bekledin. Hançerin üstüne düşürttün beni. Düştü, kendi düştü, diyebilesin diye... Muamma, muamma!..

Başımı ağrıttın, günümü kararttın, işimi sakata uğrattın! Peki ne diye? Saçma sapan işler, saçma sapan... Çocuk musun, utanmadın mı şimdi sen? Tüm bunları yazdırttın... Belki de isteğin bu idi; yazayım, yazayım, kendimi aşayım istedin, en iyi dileklerinle... Hı?

Murat Dicle
22.10.2014

Salıncak

Çocukluğunda kalan aklının bugüne getirdiklerini bir bilselerdi, seni bu denli hırpalamaktan itinayla kaçınırlardı. Kaçınmalılar oysa -bilmeseler de çocukluğunda neler yaşadığını. Saygı bunu gerektirmez mi?! Gerektirir elbette. Gülen yüzün, sorunsuz bir yaşantıdan mı sanıyorlar hep? Sanırlar elbet -ki saygısızca yaşıyorlarsa şayet. Dert mi ediyorsun tüm bunların hepsini, her gece? Etme! Dert etme gülüp geçenleri, senin vurdumduymaz olduğunu düşünenleri. Geç
mişte binemediğin salıncağa bin her gece. Sallan bir göğe bir yere. Düştün mü, üzülme. Kalk sallan yine. Gece de olsa gündüz de olsa, sallan. Bugün görseler seni salıncakta sallanırken, kuyruk sallarlar, sevinirler, alay edecek birini bulduk diye. Sen de sallanma onların gözü önünde; sallan hep geceleri, düşünde...

Murat Dicle
22.10.2014

21 Ekim 2014 Salı

Dördüncü olmak!

Tomris Uyar
Tomris Uyar
Beyler, eğer siz ona aşık olmasaydınız, üçünüz; ben aşık olurdum ona, geçmişte yaşamış olsa da... Olsun gel sen de sev, dördüncü ol, katıl bize, derseniz şayet: Olmaz, derdim. Dördündüncü olamam, ezersiniz beni, şiirlerinizle. Baş edemezdim sizlerle... Siz ki, Cemal, Turgut, Edip değil misiniz? Vallahi ezerdiniz, en güzel cümlelerinizle.

Murat Dicle
21.10.2014