- Bölüm 2: Dışarıda -
"O
günlerde gelecek, Duru" dediğinde elini elime doğru uzattı ve farkında
olmadan elini sımsıkı tuttum. El ele tutuşarak durağa doğru, keyifli
adımlara yürümeye devam ettik. "Nereye gidiyoruz?" diye sorduğumda,
"Bugün Taksim'e gidelim dedim, biraz değişiklik olsun istedim" diye
cevap verdi. "Ama oralar çok kalabalık, istemiyorum kalabalık yerlere
gitmeyi" desem de tatlı bir iknayla, "Güzelim, kalabalık içinde
yalnızlığı yaşatacağım sana. İstiklal'de yürürken yalnızca sen ve ben
olacağız" dedi. Gerçektende, Cenk ile yolda yürürken sadece ikimiz
varmışız gibi geliyor bana. Yanımdan geçenleri hiç farketmiyorum. Mesela
şu yanımdan geçen gözlüklü adamı farketmemek mümkün mü? İnanmıyorum ya,
bu aynalı gözlükler hala tedavülde mi? Gözlerimi görüyorum yansımada..
Gözlerim, evet gözlerimde gözlük yok. Akıl mı kaldı bende, aceleyle
çıktık dışarı. Hava sabahın aksine güneşli, yakıcı olmasa da, güneş
gözümün içine batıyor sanki. Yürüyoruz hala, bir dakikaya kalmaz durağa
varmış olacağız.