EKMEĞİMİ KAZANIRKEN Maksim Gorki |
Maksim Gorki'nin otobiyografik üçlemesinin ikincisidir. İlk kitap olan Çocukluğum'da Aleksey Maksimoviç Peşkov, okumaktan yana şansı olmadığını anlıyor ve dedesinin eliyle bir ayakkabı mağazasına çırak olarak giriyor...
Gorki, kendi ağızıyla anlattığı hikaye, tıpkı kitabın önsözünde de belirtildiği gibi, sanki bir kameranın gözüyle anlatılan bir öyküdür. Gorki, bu kitapta kendi hayatını anlatıyor gibi görünse de aslında o dönemlerin Rusya'sına bakış atmamızı sağlamaktadır. İlk iki kitabı okuyunca, insanın aklında, Rusya halkının zavallılığı göze çarpıyor. Annenin çocuğa bile acımadığı, orman kanunlarının da ötesinde, vahşi bir yaşam sürmektedir, Rusya'da.
Aleksey, tüm bu olumsuzlukların tam ortasında, kendisine yön çizmeye başlamıştır. Belki bilerek belki de tamamen kaderin yön vermesiyle, Aleksey, kitaplarla oldukça haşır neşir olmaya başlıyor. Kitaplar ona, insanları ve olayları daha iyi analiz etmesinde kolaylık sağlıyor. Bir mimarın yanında çalışmak; bir gemide yamaklık yapmak; bir heykel (ikona) atölyesinde çalışmak; kuş avlayıp satmak; küçük çaplı hırsızlıklar yapmak; serseri gibi yaşamak ve tüm bunlarla birlikte ne olursa olsun kitaplara vakit ayırmak, çocukluk hayatının evrelerini oluşturmaktadır. Ah tabii, sık sık dayak yemek de onun olağan işleri arasındadır.
Bir çok kişi tarafından, Aleksey'in mutlaka okula devam etmesi gerektiği dile getirlir. Ve sonunda, Aleksey bir arkadaşının da desteğiyle Kazan Üniversitesine gitmek üzere yol çıkar -ki bu kitabın sonu, Benim Üniversitelerim'in de başlangıcı olmaktadır.
Şimdiki hayatımızla, o dönemin Rus halkının yaşantısı mukayese edebileceğimiz, harika bir yaşam öyküsü. Mutlaka okumanız gereken bir klasiktir.
* Diğer kitap yorumları için tıklayınız.