17 Ekim 2012 Çarşamba

GİDEON'un CASUSLARI, Gordon Thomas

GİDEON'un CASUSLARI, Gordon Thomas
GİDEON'un CASUSLARI
Mossad'ın Gizli Tarihi

Gordon Thomas
"Vay anasını sayın seyirciler..." dedirtecek bir kitap!

İlk olarak, kitabı öncelikle başka bir amaç için yazılmadığını varsayarak; gerçekten Mossad'ın kurulma, çalışma ve yöntemlerinin nasıl olduğunu öğrenebileceğiniz bir araştırma kitabı olarak ele alalım. İkinci olarak; kitap Mossad'ı yüceltiyor -ki bu bir araştırma kitabı olsa da, kitapta Mossad'ın psikolojik birimin yaptığı gibi, bu kitap da bir empoze olabilir.

Gordon Thomas, sıkıcı bir araştırma kitabından farklı olarak, bir öykü anlatıyormışcasına, tüm bu bilgileri bize sunmaktadır. Bu tür araştırma kitaplarını okumayı sıkıcı bulanların, sıkılmadan okuyabileceği bir araştırma kitabı.

Adamlar koskoca, MIG uçağını kaçırıyorlar -ki siz düşünün; ne kadar hırslılar. Altımızdan donumuzu alabilecekleri hissini yüklüyor bize bu kitap :)

 * Diğer kitap yorumları için tıklayınız.




5 Ekim 2012 Cuma

HAYALET SÜVARİ, Theodor W. Storm

HAYALET SÜVARİ, Theodor W. Storm
HAYALET SÜVARİ
Theodor W. Storm
Yazarın çocukken aklında kalan, ancak kaynağını tam olarak nereden okuduğunu hatırlamadığı bir öyküdür, bu. HAYALET SÜVARİ adlı eseri, Theodor W. Storm'un kaleme aldığı son romandır.

Romanda, kuzey denizi sahillerinde; denizden toprak kazanmak için, denize set çeken köylülerin; bu köydeki yeni Set Amir'nin mücadelesi ele alınıyor.

Denize geleneksel olarak inşa edilen set, Hauke adlı genci düşündürür. Bu geleneksel deniz setinin pek de sağlam olmadığını, aslında bundan çok daha iyi bir setin yapılabileceğini düşünür. Düşünür, ancak bunu yapabilecek bir yetisi henüz yoktur. Tüm bunlarla birlikte, denizin ortasında; koyun isketletleri ve bir at iskeletinin olduğu bir adacık vardır. Bu adacıkta, kah görünen kah da kaybolan; otlayan ve kanlı canlıymışcasına hareket eden bir at iskeleti, bazı köylüler tarafından dikkat çeker. Ancak bunu uğursuzluk olur gerekçesiyle, herkese yaymazlar.

2 Ekim 2012 Salı

ESKİCİ ve OĞULLARI, Orhan Kemal

ESKİCİ ve OĞULLARI, Orhan Kemal
ESKİCİ ve OĞULLARI
Orhan Kemal
Ağzı kalabalık, gönlü kıran bir Topal bu... Eskici; ayakkabı tamircisi, topal bir baba... Topal Eskici; oysa içi temiz, varsa yoksa oğullarını düşünen bir adam. Ağzı başka der ama, gönlü bambaşkadır. Koca, koca bir mermer kayası diye tabir eder yazar, Topal Eskiciyi; koca, dağ gibidir amma, çocuk gibi de ağlar, kalp kırdığının hemen farkına vardığında.

Üstad Orhan Kemal, Adana'nın çilekeş halkından, Topal Eskici ve ailesini esas alarak yazdığı, Eskici ve Oğulları ile sizi; kah güldürecek, kah çok ama çok güldürecek ve kah da ağlatacak, bir eser yazmıştır. Hakkını vermiştir!...

28 Eylül 2012 Cuma

AŞK KÖPEKLİKTİR, Ahmet Ümit

AŞK KÖPEKLİKTİR, Ahmet Ümit
AŞK KÖPEKLİKTİR
Ahmet Ümit
Kitabın ilk yarısına kadar, sekiz adet öykü yer almaktadır. Kitabın diğer geri kalanında ise Aşk Köpekliktir adlı uzun bir öykü var. Kitap, adından da anlaşılacağı üzere, aşk teması işlenmiş öyküleri barındırıyor.

Tebessüm edeceğiniz türden ya da üzüleceğiniz türden hikayeler var kitapta. Ahmet Ümit,  sürprizli sonları seven okuyucularını da unutmamış, bu öykülerde. Aşk Köpekliktir adlı öyküsü başlı başına uzunca bir roman olmaya aday bir öykü. Sondan bir önceki, Aşk Ütopyadır öyküsü ile bende harika fikirler uyandırdı. Ki bu öyküden, bir kaç cilt olacak kadar roman çıkartılabilir.

Anlatılan ilk öykü, sizi çok güldürecek. İki liseli çocuğun aşk için bostanda kavgaya gitmeleri, sizlere tebessüm ettirecek. Normalliğin zirvesinde görünen adamın, aslında deliliğin pençesinde bir aşk mağduru olduğunu okuyacaksınız. Robotların fırça çektiği bir dönemde, tertemiz haliç sahilinde (bildiğiniz boklu haliç) güneşlenen sevgiliyi göreceksiniz. Yaşlı amcanın, sevgilisinin sokağını kırmızıya boyayan yüzlerce çiçeğin, içinizde bıraktığı ürkünçlüğü hissedeksiniz... Severek okuyacağınız bir kitap ;)

 * Diğer kitap yorumları için tıklayınız.


27 Eylül 2012 Perşembe

TARAS BULBA, Gogol

TARAS BULBA, Gogol
TARAS BULBA
Gogol
Bu tam bir budalalık; çocukça bir oyun; bile bile ölüme gitmek; hayvanlık ve vahşet; günümüzde, bu tam anlamıyle işte böyle birşey. Ancak o dönemlerin Kazakları için bu aslında bir savaş; hiç de oyun olmayan erkekçe bir davranış; eceliyle ölmek yerine, savaş meydanında ölmenin onuru...

İnsan sıkıldığı için savaşır mı? Erkek adam savaşmadan nasıl yaşarmış diye, bile bile ölüme gidilir mi?..

Barış antlaşmalaının bile yürmi dört saat sürmediği dönemlerde, Kazaklar erkekleri yerlerinde duramıyorlar. Antlaşma olduğu halde, kesip biçmeye ve baskına gidiyorlar bir çok köye/kasabaya -aynı dinden oldukları halde, mezhep farklılığını bahane ederek... Öldürüyor ve öldürülüyorlar. Vahşice çoluk çocuk demeden kesip biçiyor, Kazaklar. Sadece onlar mı? Karşı taraftaki askerler de, aynı şekilde karşılık veriyor... İnsanlığın bittiği dönemlerin neresinde olduğunu bilmediğim zamanlarda oluyor tüm bunlar...