|
GÜMÜŞLÜK MELEĞİ Serpil Ciritci |
Victor Hugo'nun Sefiller adlı romanına yorum yazarken, İletişim Yayınlarına teşekkür ile başlamıştım. Bu romanı yorumlamadan önce de, adını bile anmayacağım bu yayıncının yaptığı işin ta içine şey edeyim...
Hadi yazar, imla kurallarını bilmiyor; becerememiş; yüzde yüz başarılı değil bu konuda. Peki ya siz, yayıncı kimliği altında hiç mi bakmazsınız yayına hazırladığınız kitaba? Dünyada hiç bir kitapta görülmüş müdür, virgül ile başlayan bir satır, üç nokta yerine hep iki nokta kullanıldığı, noktadan sonra boşluk bırakılmadığı?.. Maalesef bu hatalar hep var. Bana göre Serpil Ciricti, Word dosyasını yayınevine vermiş, yayınevi de bodoslama kitabı olduğu gibi basmış. Oh ne âlâ iş! Vallahi bu durum sinirlerimi zıplattı. Ha şunu söyleyeyim, bu kitap adıma imazlı ve aldığım ilk gün okumak için elime aldım ve yirmi dakika sonra kitabı duvara fırlatmıştım. Serpil Ciritci'nin anlatmak istediği işi daha iyi anlayabilmek adına, ikinci bir şans verdim. Bu yayınevi, okuyucuya terbiyesizlik yapmıştır; kınıyorum... Serpil Ciritci'yi de imla kuralları konusunda daha dikkatli olmaya davet ediyorum. Çok isterse çay içmeye de davet edebilirim ;) Güzel kadın yani, yakinen gördüm; akıllı kadınları severim.
Pekâlâ, bu kadar atarlanmak yeter! Gelelim asıl mevzuya; romana...
Bu kitabı iki şekilde değerlendirmek mümkün: Bir roman olarak veya Kuantum Düşünme tekniğine bir örnek olarak. Roman olarak ele alırsam, kesinlikle sınıfta kaldı diyebilirim. Ancak bu, sanki yazarın -ki kendi düşüncem- ilk roman deneyimi gibi; dolayısıyle çok da üstüne gitmenin bir anlamı yok. Bu yolda kendisine başarılar diliyorum. Naçizane, bol bol klasik romanları okumasını salık veriyorum. (Farkındayım bu oldukça önyargılı bir düşünce oldu. Kim bilir, belki de kendisi harika bir edebiyat takipçisidir) Bilem ama bazı insanlar roman okumayı bir kayıp olarak görüyorlar. Onlar sadece araştırma vb. kitap okumayı tercih ediyorlar. İşte zaten bu yüzden aldıkları eğitim ile uygulama sahalarında bol bol hata ve uyuşmazlık yaşamaktadırlar.
Romandaki öykü bire bir olmasa da bana
Hande Altaylı'nın
Aşka Şeytan Karışır romanını çağrıştırdı. Her iki öyküdeki karakterlere bakarsak; hem o kadar para pul içinde ol, hem de fıstık gibi hatun ol ve sıkıntı yaşa; çözemedim ben bu durumu... Ben çözemedim, başkası çüzmüşse bilemem :)
Esas önemli olan kısma gelemedim bir türlü. Serpil Ciritci'nin almış olduğu eğitimler ve sertifikalar kitabının sonunda bir bir yazılmıştır. Bunlar 2-3 senede yapılacak, öğrenilecek işler değildir. Oldukça uğraş ve bilgi gerektiren işlerdir. Önemli olan şey -ki bu romanda: Kuantum Düşüncedir... Düşüncelerin, olayların, kişilerin birbiriyle bir şekilde bağlantılı olduğunu vurguluyor, yazar bu romanda. Belki benim gibi bir çoğunuz için yenidir bu. Ancak oturup düşündüğünüzde, biraz araştırma yaptığınızda epey ilginç şeylere ulaşacaksınız. Mistik bir olaydan bahsetmiyorum. Bildiğiniz fizikçilerin ortaya attığı Kuantum olgusuyla ilintili bir şeydir bu: Kuantum Düşünce. Roman size, kendi düşüncelerimizin bize getirdikleri ile bize farkında olmadan gelen işaretler üstünde duruyor. Bu anlamda, bizlerin farkındalığını geliştirmek adına bile okunabilir roman diyebilirim. Çokça mızmızlık etmiş olsam da, bu romanı okumuş olmaktan mutluyum. Bir olguyu, bir roman içerisinde örneklemeyle öğrenmek daha güzel bence.
Küsmek yok ama! ;)