5 Mayıs 2012 Cumartesi

SİNEKLİ BAKKAL, Halide Edip Adıvar

SİNEKLİ BAKKAL, Halide Edip Adıvar
Sinekli Bakkal
Halide Edip Adıvar
Bu dünyada bi Rabia olmak lazımmış :)

Hani, Türki dizilerini veya filmlerini izleyip; başrolde oynayan kadın için şöyle bir yorum yaparız: "Bu kadının şeyinde boncuk mu var?" Bana göre, Rabia'nın kesin var. Peregrini'yi Osman yaptı. Paşa'yı dize getirdi. Herkesi kendine hayran etti. Bravo yani. Ancak, kızda hakkını veriyor. Kızın meziyetleri var, Allah vergisi güzelliğinin yanı sıra da harika bir sesi var.

Kitapla veya yazar ile dalga geçmiyorum, aksine, kitaptaki Rabia karakterini vurgulayarak, kitabın bende bıraktığı etkiyi dile getirmek istedim. Bu roman, Halide Edip'in ilk romanı değil. Önceki romanları hakkında da bilgim yok. Sinekli Bakkal romanına bakacak olursam, konuyu gayet güzel anlatmış. Roman içinde geçen eski Türkçe kelimeler beni biraz zorlasa da, kitabı bitirmeyi başardım. Kitapta geçen eski Türkçe kelimelerin açıklamaları sayfa sonlarında verilmektedir. Elbette bu da okumayı yavaşlatıyor. Benim gibi bir takıntınız varsa, yani bildiğiniz halde ille de "bakcam anlamına" diyorsanız kitap bir haftada zor biter ;)

Bu kitap ilk olarak, The Clown And His Daughter adı ile 1935 senesinde, İngiltere'de yayımlanmış. Aynı sene içinde, bir gazetede parça parça Türkçe olarak yayımlanmıştır. 1936 senesinde ise, Sinekli Bakkal adıyla kitap haline getirilmiştir. Ancak kitabı Türkçe olarak, Halide Edip mi çevirmiştir, yoksa başka biri tarafından mı tercüme edilip kitap haline getirilmiş, anlayamadım. Şapşallığım devam etmekle birlikte, ayrıca Halide Edip tarafından, bu roman Türkçe olarak tasarlanmış sonradan mı İngilizce olarak yayımlanmış onuda çözemedim. Belki de, "bakın ben İngilizce biliyorum" diye hava atmak için direk İngilizce olarak yazmıştır. Günahı boynuna ;)

Bu dönemleri anlatan romanlara baktığımızda, 15'lik kızların çok rahat şekilde, 30-40'lık adamlarla evlendiğine şahit olabiliyoruz. Toplum olarak da gayet normal karşılanıyor. Kızlar zaten 15-16 yaşına gelene kadar, evlilik hakkında kafaları ütüleniyor. Herkes Rabia kadar şanslı olamıyor ki iyi eğitim de alabilsinler. İyi eğitim alan kızlar genelde zengin ailelerin kızları olmakla birlikte, onlarda 15-16 yaşına gelince, ZEVCE oluveriyorlar. Ancak şu da var -ki romanlara bakarak söylüyorum, 15-16 yaşında diyip de küçümsemeyin, sanki her biri 30'luk hatun gibi ağızları laf yapıyor. Bir evi çekip çevirmeyi gayet güzel başarıyorlar. Erken yaşta evliliği tasvip ediyormuşum gibi düşünmeyin, ancak bizim zamanın kızları ile mukayese edilmeyecek kadar da olgun olduklarını gördüm. Bizim şimdiki 15'lik kızlar sümüklü sümüklü dolaşıyorlar. Evlendirmeyi bırakın, bir iki laf etmekte bile zorlanıyorasunuz: "Aaa tabe tabeeee, hiç de öyle değil bi'kerem!"
 Bir insanın meziyeti/yeteneği, paradan bile üstündür. Rabia'nın sesinin güzelliği, ve müzik kulağı ile kısa sürede ahali tarafından tanınan ve aranan bir isim haline geliyor. Ve yetenekleri, parayı da ardından getiriyor. Öyle ki, kız tek başına, dedesini de babasını da besliyor. Yalnız mahalleli tarafından değil, saraya yakın isimler tarafından da saygıyla karşılanıyor. 

Kitap, Doğu-Batı sentezini işliyor. Aşklar, yaşam tarzı, eğitim, müzik vb. şeylerde doğu ile batı arasında gelip gidiyorsunuz. Bir yandan mahalle imamı dedesi, bir yandan piyanist Peregrini -ki ileride Osman olacaktır adı- ve diğer bir yandan da Mevlevi Vehbi Dede'nin tesiriyle bir başka RABİA olup çıkıyor. Zincirlerini kırmayan, ama sonuna kadar zorlamasını bilen bir Rabia..

Son olarak, ilk basımdaki adı, Soytarı ve Kızı olmasına rağmen, Sinekli Bakkal romanında, babadan çok, kızı işlenmektedir. Kızın olmadığı hiç bir sahne yoktur. Baba, çok daha arka planda kalmıştır. Cüce, Peregrini veya Vehbi Dede, daha fazla işlenmiştir.


Hiç yorum yok: