30 Mayıs 2012 Çarşamba

Felsefe: Kürtaj ve Uludere

Recep Tayyip Erdoğan
İstanbul'daki konuşmasından
"Her kürtaj bir Uluder'dir" demiş; değerini anlamakta zorlandığımız, sayın Başbakanımız. Kürtaj ile Uludere sözcüklerini birbiriyle ilintilendirmiş, fakat biz anlayamamışız sanki. Bu kurduğu cümlede felsefi bir yaklaşım olduğunu görüyorum. Önerme bu ya: "Kürtaj bir Uludere" ise, öylese "Uludere de bir Kürtaj" 'dır demek yerinde olacaktır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, yani Türkiye'nin 25. Başbakanı. Hakaten(!) mi yirmibeş?

Kürtaj ama neden?

Küretaj olarak da bilinir, ama bizler kolay yoldan KÜRTAJ diyoruz. İstenmeyen gebeliğin sonucuna kürtaj ile ulaşılır. KÜTAJ: Kadının rahmindeki, cenin (henüz tam insan formunda olmayan) veya tıbben başka birşeyin doktor (ya da "ben doktorum" diyenin) marifetiyle alınması olayıdır. Sebebi ne olursa olsun, alınan şey İSTENMEYEN ve OLMAMASI GEREKENDİR!


Şimdi kürtaj olmak için bir çok sebep olabilir. Kişinin keyfi bile yeterlidir. Ama bu işi yasal olarak yapan doktorlara yalan da olsa genel olarak aşağıdaki sebepler sunulur. Kürtaj denilince ÇOCUK ALDIRMAK olarak anladığımız için, sadece gebelik üstüne sunulan sebepleri sıralıyacağım. Aşağıdaki bazı sebepleri doktorlar öne sürerek kadını kürtaja yöneltebilirler.
  1. Anne karnındaki bebeğin, ölü veya sakat doğma olasılığı/kesinliği
  2. Bebeğin doğumuyla ortaya çıkacak, annenin ölüm riski
  3. Sosyal sebepler
    • Maddi yetersizlikler
    • Bir bebeğe hazır olamamak
    • Eşler arasındaki sorunlar
    •  Yeterince çocuk sahibi olmak
Ben kendi kafama göre böyle sıraladım sebepleri. Muhtemelen de doğru öne sürülmüş sebeplerdir. Elbette daha da detaylandırılabilir. Bu yazıda, "Kürtaj; istenmeyen şeyin alınmasıdır!" şeklinde, felsefi bir yaklaşımım olacak.

"Uludere" de neresi, orada neler oldu ki?

Uludere denilince, Şırnak'taki Uludere aklımıza gelmeli. Çünkü, konumuz bu Uluder'dir. Şırnak da tıpkı Hakkari gibi Irak sınırına komşu birer ildir. Uludere'de Şırnak'ta bir köyün adıdır. Hay Allah, tesadüfe bak tam da sınırda bir köy! Sınırda bir köy denilince hemen herkesin aklına, yalan-yanlış; KAÇAKÇILIK gelir. Buna emin olabilirsiniz. Bu Uludere, Eskişehir dolaylarındaki Uludere olsaydı olmaz mıydı? Muhtemelen olmazdı. Sanıyorum, bu olaylar da cereyan etmezdi, orada. "Coğrafya kaderdir" demişler, devam ediyoruz..

Uludere köyünde toplu halde piknik(!) yapmak için dolanan 34 köylü, durduk yere(!) bombalanarak öldürülmüştür. Artık Kürtaj mıydı, itlaf mıydı bilinmez! Orada ölenlerin de köylü mü, terörist mi yoksa kaçakçı mı olduğu da hala muamma. Köylü milletin efendisidir de, kaçakçı ve terörist değil midir(!)?

 Uludere'de kürtaj yapılmıştır, valla!

Şimdi bu bir HERON hatası mıydı yoksa gerçekten de istenmeyen bir şeyin alınması durumu muydu? Bana göre, devlet orada sezeryan yapmak yerine doğrudan kürtaj ile sorunu çözmek istemiştir. Ancak kürtajı yapacak yasal bir doktor yerine, koca karı yöntemleri uygulanmış ve cenin de gebe de ölmüştür. Herkes çamura yatmış, sessizce kendi köşesinde beklerken; Başbakan, "herşey bizim bilgimiz dahilinde olur" falan demiştir. Demiştir de sonunda ihale kendisine kalacağını anladığı için, Uludere'li kürtaj meselesini gündeme getirmiştir. Hem gündemi değiştirmek hem de gizliden gizliye; "aslında, orada kürtaj yapıldı" demeye getirmiştir.

Ben mi kafamdan uyduruyorum yoksa? Asla.. Ben ne dedilerse ona göre yorum yapıyorum. Hem işin içine felsefe de karıştırdım ya ;) Başbakan demedi mi, "Her kürtaj bir Uluder'dir" sözünü? Eee dedi. Bunu okuduk ve dinledik. Demek ki, Uludere'de yaşanan ve benzeri tüm olaylar da; "bir kürtajdır" demeye getirdi. Bu olması gereken elzem bir operasyondur demeye de gelir! Kabul edilebilir veya edilemez, tartışılır..

Bak şimdi, Başbakan her zamanki gibi yine çelişti!

Sadece "Her kürtaj bir Uluder'dir" demiş olsaydı, yukarıdaki mantık doğru sayılabilirdi. Ama "çevir kazı yanmasın" ya da "olay esnasında şuurumu yitirdim" durumları ortaya çıktı. Ee ne dedi ki, de böyle oldu? "Ben kürtaja da sezeryana da karşıyım" dememiş miydi? Hımmm, öyleyse bu durumda: "Uludere'de yaşananlar bir kürtajdır ama şahsen ben buna karşıyım" anlamına geliyor. Ve hatta, "Sezeryan ile de olabilirdi, ama ben buna da karşıyım" diye düşündüğünü, düşünmek de mantıklı olabilir. Şöyle toparlıyayım, Başbakan; orada ölen köylülerin(!) sorgusuzca bombalanmasına ve suç unsuru olup olmadığı incelenerek, yasal bir prosedür içerisinde tutuklanmasına (sezeryana) külliyen karşıdır. Bu bir çelişki değil midir? Başbakan ve devlet ne için vardır?
  • Şüpheli veya aleni bir suç varsa, doğrudan bombalamak doğru mu?
  • Şüphe varsa ve hatta aleni bir suç da varsa, bunu görmemeyi tercih etmek doğru mu?
  • Devletin daha doğrusu toplum düzeni içinde, olmaması gereken, -ki olası tüm toplumlarca istenilmeyen şeylerin ayıklanmasına karşı çıkmak, doğru mu?

" Bu yemek bok gibi olmuş! "

Lokantada çalışan ahçı, bu lafı söyleyen tükan(!) sahibine: "Be *mına kodumunun evladı, otur da sen yap öyleyse" der mi demez mi? Demeli mi, dememeli mi?

Hani ömürünüz boyunca gıcık insanlarla karşılaşmalarınızı hatırlayın. Özellikle yemek gibi -ki kişinin zevkine dayalı konularda, tavan yapılan yorumları hatırlayınız. Kişi kendi damak zevkine göre, verir veriştirir:
  • Aaaaa çiğköfte acılı mı olur, saçma
  • Ben mercimek sevmem, mercimeksiz mercimek çorbası yok mu?
  • Lahmacunu kırolar yer (zıkkım ye!)
  • Annmem olsa bunu daha güzel yapardı (hay ananı..)
İş bilmeyen, bencillikte tavan yapmış aklı kıt kişilerin yorumu olarak görürüm bunları, hep. Hani gurme olsa anlarım. Derim ki, "adamın işi bu abi". Gurme, neyin ne olacağını çok iyi bilir. Gurme bir adam, neyin nasıl olması gerektiğini de bir bir sıralar.
  • "Aslında efendim bunu böyle yaparlar"
  • "Şu yörede böyle, bu yörede de böyle pişirirler"
  • "Bu şarap henüz olgunlaşmamış, şu yörenin üzümleri ile olsa lezetli olurdu"
Gibilerinden açıklayıcı bilgiler verir, gurme. Ama sanmıyorum ki, "bok gibi olmuş" diye komik bir yorum yapmaz.

Velhasıl, olay boka sarmadan: "Başbakanım! Ne diyorsun, ne yapıyorsun? Anlamıyoruz!" diyor ve "İş bilenin, kılıç kuşananındır" diyerek, sözümü bitiriyorum.

Murat Dicle

Hiç yorum yok: